‘La Haine’, düşerken değil çarpınca idrak edilir

XX. yüzyıl bir göçler çağı. Savaşlar, iç çatışmalar, ekonomik krizler, baskılar, âfetler sebebiyle insanlar yurtlarını terk edip başka ülkelere göç etmek zorunda kalıyorlar. Ama göçmenlik zor; çünkü bir kopuş, bir gurbet! Bir yabancı, en önemlisi de ötekidir göçmen.

İnsan, bir kültürün içine doğar, süreç içinde bir toprağa ruhen ve fiziken kök salar. Böylece bir coğrafyaya; bir kültüre bağlanır, biz dairesinde kendini güvende ve rahat hisseder. Ya göçmen? Artık kök saldığı toprakta dilini, duasını, türküsünü işittiği kültür yurdunda değildir. Tam da burada Kavafis’in “Aynı Kentte” adlı şiirindeki;

“Dedin, ‘Bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim

Bundan daha iyi bir başka kent bulunur elbet.

***

Yeni ülkeler bulamayacaksın, başka denizler bulamayacaksın.

Bu kent peşini bırakmayacak.”

dizelerini hatırladım. Göçmen de böyle değil mi? Kurtuluş umuduyla bir başka toprağa gider. Ama o toprak serttir, ‘başka’; der ki göçmene, kök salıp karışmak istiyorsan bana, kendini unut, tâbi ol!.. Bu, Bauman’ın deyişiyle cemaatleştirme, kimlik dayatmadır. Ama “Yeni ülkeler, başka denizler bulamayacak/ Doğduğu kent -kültür- peşini bırakmayacak”tır. İki kültür arasında sıkışır; kaygılı ve öfkelidir, ona hiç bilmediği kültürü, yasaları dayatan biz’e tepki gösterir, nefret biriktirmeye başlar: Kıyılarda, gettolarda, banliyölerde toplanır, kendini egemen biz’e karşı korumaya alır, gerekirse çatışır, yakar, yağmalar, kural tanımaz… Çünkü dışlanmıştır, kök salamıyor, kabul görmüyor, bir yere ait olamıyordur. Köksüzlük, sosyolojik ve psikolojik olarak derin bir yara!.. Hani Yahya Kemal’in “Koca Mustâpaşa” şiirindeki; “Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük/ Budur âlemde hudutsuz ve hazîn öksüzlük” dizeleri var ya!.. Öyle işte! Öfkenin ve nefretin arkasında bu köksüzlük var…

Yönetmen Mathieu Kassovitz’in 1995 yapımı “La Haine” -nefret demek- adlı filmi tam da bu yaraya parmak basar. Fransa’daki biz’le -egemen kültürü koruyan polisle simgelenmiştir- ötekiler, göçmenler arasındaki çatışmayı konu edinen film, banliyöde oturan üç göçmen gencin sabah saat 10.38’den ertesi sabah 06.01’e kadar yaşadığı olaylardan oluşuyor. Yönetmen, bu kısa zaman dilimine hem gettodaki göçmenlerin hayatını; yoksulluğu, yasadışı işleri -örneğin uyuşturucu kullanımı ve satışı- hem göçmen gençlerde biriken nefreti, yer yer saldırganlaşan öfkeyi, hem de egemen kültürün onları dışlayan, bir tehdit olarak gören bakışını -örneğin bir tv spikerinin tavrını, polisin saldırganlığını- sığdırabilmiş. Ve müzik bir de! Bob Marley’in “Burnin and Lootin”i, öfkeyi ve nefreti öyle güzel dile getiriyor ki…

Bir şeye daha işaret edeyim: Filmde bir mazlum edebiyatı yok. İyi ki yok! Egemen biz’e de öteki’ne de aynı mesafede yaklaşılıyor. Seyircinin, örneğin göçmen gençlerin yer yer saldırganlaşan, kabalaşan tavırlarına hiç de sempatiyle bakacağını sanmıyorum -hele bir sanat sergisindeki saldırgan tavırları-!.. Buna karşılık kimi polislerin zorbalıkları da gözler önüne seriliyor. Kısaca eleştiri oklarını her iki tarafa da yöneltiyor Kassovitz.

“La Haine”, filmdeki ifadeyle “Elli katlı binadan düşen bir adamın hikâyesi”. Düşen adam, Fransa özelinde tüm insanlık bence, düşerken şöyle diyor: “Buraya kadar her şey güzel, buraya kadar her şey güzel!” Daha tehlikeyi tam idrak edememiş. Ama yere çarpınca acı gerçeği anlayacak, tabii artık çok geç olacak! Son sahnede çarpıyoruz! “Çivisi Çıkmış Dünya” ile Amin Maalouf’a da selam verelim.

Bu arada son bir söz: Türkiye de göçmen sorunu nedeniyle bir düşüş öyküsü yaşıyor. Ama henüz “Buraya kadar her şey güzel” aşamasında… Soruna ensar-muhacir kardeşliği söylemiyle yaklaşmakla “Buraya kadar her şey güzel” demek arasında bir fark yok!..

Filmi izleyin! Çünkü sanat kurgusal bir ‘çarpma’ hissi yaratarak gerçeği ihtar eder.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum