“Yeniden İstanbul mu yeniden inşaat mı?”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun dünkü adaylık toplantısını sosyal medyadan takip ettim.

Baştan söyleyim İmamoğlu’nun hitabeti, enerjisi, karşı tarafa hissettirdiği duygu olumluydu.

Kimlik konularına girmeden, kapsayıcı bir şekilde tüm tabana yani İstanbullulara seslenmesi ve bunu yaparken de hizmet söylemini öne çıkarması önemliydi.

Aslında bu strateji İmamoğlu’nu seçimde başarıya götürebilir. Zira kalabalıklar kutuplaşmadan yılmış vaziyette. Kavga istemiyor, ötekileştirme istemiyor, çözüm istiyor, hizmet istiyor.

Açıkçası bunu sadece muhalefet tarafı istemiyor. AK Partili ya da MHP’li seçmende böyle düşünüyor denilebilir.

Bu hafta İstanbul’da her görüşten, her kesimden birçok kişiyle görüştüm. Öncelikle şunu belirtmek isterim. Dönem dönem sahaya kalitatif araştırma için iniyorum. İlk defa bu sefer bu kadar gergin bir ortam gördüm. Resmen insanlar burunlarından soluyor gibiydi. Gördüğüm siyasette, yani yukarıdaki gerginlik aşağıya birebir yansımış vaziyette.

Hatta bir markette tam bir çalışana soru soracakken birden sesler yükseldi. Biri açık, biri başörtülü iki ablamız kavgaya tutuşmuş. Birbirlerini tanımıyorlar. Konu tamamen siyaset ve semboller. Etrafta bulunan birkaç kişiyle birlikte hemen araya girdik ve kavga sonlandı.

Açıkçası bu örnekle birlikte sahada genel olarak gördüğüm duygu “öfke”. Öfkenin altında da en başta geçim sıkıntısı yer alıyor. Bir türlü rahatlamayan, giderek de zorlaşan yaşam koşulları. Bir anlamda bir başına çırpınan kalabalıklar…

Öte yandan ekonominin zorlamasıyla birlikte sığınmacı konusu kalabalıkların daha da dikkatini çekmeye başlamış. Önceki görüşmelerde de bu sorun üzerine konuşanlar vardı. Yalnız bu sefer göçmen politikasının olmadığına dair çok şikâyet dinledim. Bununla birlikte dünya genelinde yaşanan çatışmalar, istikrarsızlıklar, belirsizlikler tam manasıyla bilinmese de yoğun bir şekilde hissedildiğini söyleyebilirim.

Dolayısıyla böylesi bir atmosferde kimlikler üzerinden kurgulanacak söylemin geri tepme ihtimalinin yüksek olduğu düşüncesindeyim. Belki ilk başta bu söylem kazandırıyor gibi olabilir, ama birden işler terse dönebilir. O yüzden de İmamoğlu’nun hizmet söylemi önemli.

Ayrıca ‘Tam yol ileri’ sloganı İmamoğlu’nun hedefini çoktan belirlediğini gösteriyor. İlk olarak belediye seçimlerini kazanmak ve sonrasında da nihai hedef 2028 seçimleri…

Hazır slogandan bahsetmişken Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul için ‘Bizim mottomuz Yeniden İstanbul’ diye belirtti.

İlk izlenim olarak ‘Yeniden İstanbul’ mottosu İstanbul’u kazanmayı hedefliyor olsa da kendi içinde çelişkiler taşıyan bir motto.

Niye böyle söylüyorum?

Bu mottoyu ilk duyduğumda saniyeler içinde şu motto akıp geldi: “Yeniden inşaat”

Zira İstanbul’da AK Partili belediyelerin yıllarca en çok anıldığı konu inşaat…

Neredeyse şehrin içinde nefes alacak alanlar parmakla gösterilir vaziyette. Bulunan her boş alana, çoğu da plansız bir şekilde inşaat yapıldı.

Bu gözler neler gördü, nelere şahit oldu? Altyapısı hazır olmadan verilen inşaat izinleri… Bir ara siteler, rezidanslar pek ünlenmişti. Rezidanslar dışarıdan iyi görünüyor, ama bir bakıyorsunuz yol ya da diğer alt yapı konuları tamamlanmış değil. Ama hiç önemli değil. İnşaat bir an önce başlasın, ardından altyapı çalışmaları gelir nasılsa… Kervan yolda dizilir misali.

Her yer inşaat olsun, şöyle keyifle yürüyecek bir alan, nefes alacak yeşil alan kalmasın.

Dolayısıyla merak ediyorum ‘Yeniden İstanbul’ sloganını kim buldu?

***

AK Parti’nin İstanbul adayı için birçok isim konuşuluyor. Sanki son dönemde Murat Kurum’un ismi daha önde gibi ama Cumhurbaşkanı Erdoğan bir sürpriz yaparak Selçuk Bayraktar ismini de belirtebilir deniliyor.

Hazır Bayraktar ismi ön plandayken bu konuyla ilgili birkaç kelam etmek isterim.

Son dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan sonrası için Fidan, Bayraktar gibi isimler konuşuluyor.

Bu isimlere Galata Köprüsü’nde gerçekleştirilen Gazze Mitingindeki konuşmasıyla Bilal Erdoğan’da katıldı gibi. Öncelikle miting sonrasında üzücü olaylar yaşanmış olsa da bu mitingin yapılmış olması ve Gazze’nin, Filistinlilerin, oradaki mazlumların sesi olmanın, bu zulmün bitmesi için çaba sarf etmenin önemli ve kıymetli olduğu düşüncesindeyim.

Erdoğan konuşmasında ‘Sermaye sahipleri ayağını denk alsınlar’ dedi ve İsrail’e boykot çağrısı yaptı.

Boykot çağrısı önemli ama bir taraftan da İsrail’e yapılan ihracat rakamları artıyor. Bu ne yaman çelişki diye sormadan olmaz sanırım.

Açıkçası konular birbirinden bağımsız olsa da ‘Yeniden İstanbul’ sloganındaki çelişkili durum Bilal Edoğan’ın boykot çağrısında da devam ediyor.

Liderlik konusuna gelecek olursak;

Liderlik konusunu tüm saha ziyaretlerimde soruyorum, bu haftaki AK Partililerle olan görüşmelerde de sordum. Son dönemde basında Bayraktar’ın ismi çokça dillendiriliyor. Bayraktar’ı kalabalıklar savunma sanayiinde yaptıklarından dolayı takdir ediyor, yalnız liderliktense bu alanda ülkemize daha fazla katkılar sunmasını bekliyor. Ayrıca aileden olması avantajdansa bir dezavantaj gibi görünüyor. Hazır sahadayken kendisinin böyle bir niyeti olmayabilir belki ama yine de Bilal Erdoğan’ı da sordum. Erdoğan için olumlu cevap veren hiç olmadı. Bu grupta Hakan Fidan’ın beğenildiğini söyleyebilirim.

Açıkçası içeride ve dışarıda yaşanan sıkıntılar ister istemez güçlü bir lider talebini de beraberinde getiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi güçlü bir lider. Bu özellikleri karşılayan kişi olarak da Hakan Fidan belirtiliyor. Yani sorunların üstesinden gelebilecek özelliklere sahip olduğu düşünülüyor.

Sahayla ilgili detayları yazmaya devam edeceğim…

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum