Bilim dünyası, 1987 yılında gözlemlenen ve uzayın derinliklerindeki sırları saklayan bir süpernovanın gizemini aydınlattı. Komşu galaksimizdeki bu muazzam yıldız patlaması, yeryüzünden ilk kez Şubat 1987'de gözlemlenmiş ve dört ay boyunca bilim insanlarının dikkatini çekmişti. 160 bin yıl önce gerçekleşen bu olay, 1604 yılından bu yana çıplak gözle gözlemlenebilen ilk süpernova olarak tarihe geçti.
Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından geliştirilen James Webb teleskobu, bu devasa patlamanın merkezinde bir nötron yıldızının varlığını doğrulayarak bilim dünyasında büyük bir heyecan yarattı. Bu keşif, uzun yıllardır süregelen bir gizemi çözmüş oldu. Nötron yıldızının inanılmaz yoğunluğu, bir tatlı kaşığı büyüklüğündeki bir parçasının 10 milyon ton ağırlığında olduğu tahminlerini doğruluyor.
GÜNEŞ'İN 20 KATI
BBC'nin haberine göre gözlemlenen süpernova, Güneş'in 20 katı kütleye sahip bir mavi süper dev yıldızın sonunu işaret ediyordu. Bu tür yıldız patlamaları, evrenin en büyüleyici olaylarından biri olarak kabul ediliyor ve yıldızların ölümü üzerine kurulu teoriler için önemli bilgiler sunuyor.
Stockholm Üniversitesi'nden Profesör Claes Fransson ve ekibi tarafından yönetilen araştırma, bu süpernovanın merkezindeki nötron yıldızına dair güçlü kanıtlar bulduklarını ve bu bulguları bilimsel dergi Science'da paylaştıklarını açıkladı. Araştırma sonuçları, nötron yıldızının yüzey sıcaklığının yaklaşık 100 milyar derece olduğunu ve zamanla soğuyarak bir milyon dereceye indiğini gösteriyor.
James Webb teleskobu, kızılötesi frekanslarda ölçüm yapabilme yeteneği sayesinde, uzaydaki toz bulutlarının ardını görebiliyor ve böylece uzun süredir bilim insanlarının önündeki engeli aşmış oluyor. Bu teleskop sayesinde elde edilen veriler, bilim insanlarının nötron yıldızlarının nasıl evrildiğini daha iyi anlamalarına olanak tanıyor.
"İLK DOĞRUDAN KANIT"
İngiltere'deki UCL Üniversitesi'nden Profesör Mike Barlow, James Webb teleskobunun sağladığı bulguların, bir nötron yıldızının varlığına dair "ilk doğrudan kanıt" olduğunu belirtiyor. Bu keşif, 30 yılı aşkın bir süredir devam eden bir gizemi aydınlatıyor ve bilim dünyasında büyük bir başarı olarak kabul ediliyor.
Bu olağanüstü keşif, evrenin derinliklerindeki sırların çözülmesine ışık tutuyor ve yıldızların ölümü üzerine kurulan teorilerin test edilmesi için benzersiz bir fırsat sunuyor. Bilim insanları, elde edilen yeni verilerle, evrenin nasıl işlediğine dair anlayışımızı derinleştirmeyi umuyor.
