Neremiz büyüdü?

Evden gazeteye giderken, hemen her zaman yaptığım gibi radyoyu açtım. Haber saati. İlk haber, Türkiye geçen sene yüzde 4,5 büyümüş.

Bu ekonomik krizde çok iyi büyümüş.

Gayrisafi milli hasılamız tarihte ilk kez 1 trilyon doları aşmış. 1 trilyon 118 milyar 593 milyon dolara çıkmış.

Kişi başına düşen milli gelir de yine tarihte ilk kez 13 bin 110 dolar seviyesine gelmiş. Türk parasına çevrildiğinde 307 bin 907 lira ediyormuş.

Çok iyi.

Orta gelir tuzağı denilen beladan kurtulmuşuz. Yüksek gelirli ülkeler arasına girmişiz. Dünya Bankası’na göre 12 bin 275 doları geçtin mi yüksek gelirli ülkeler sınıfına giriyorsun.

Temel’in dediği gibi, “Ula Dursun zengin olduk!”

Demek biraz daha dişimizi sıksak 2023 hedeflerine ulaşacağız!

Gerçi 2023’ü geçtik. Ayrıca 2023 hedefi 25 bin dolardı. Kişi başına senede 12-13 bin dolar daha kazanmamız lazım. Zor ama bakarsın olur.

Hesaplamaları TÜİK yapıyor.

TÜİK’in şöhreti malum. Her ay vatandaşın yüzde 100 civarında tecrübe ettiği enflasyonu yüzde 60 civarında göstermekte mahir.

Bizi orta gelir tuzağından çıkarıp yüksek gelirli ülkeler sınıfına geçirmeyi hangi matematikle, hangi istatistiki teknikle başardı acaba?

Merkez Bankası’nın doları 30 lira civarında tutmak için her ay 5-10 milyar dolar sattığı söyleniyor.

Serbest bıraksalar 35’e mi çıkar? 40’a mı çıkar?

Acaba dolar 30’da tutulduğu ve ülkemizin ürettiği milli hasıla 30’a bölündüğü için mi milli gelirimiz dolar bazında o kadar yüksek çıkıyor?

307 bin 907 lira olan kişi başına geliri 35’e böldüğümüzde kişi başına gelir 8,8 bin dolara düşüyor. 40’a böldüğümüzde ise 7,8 bin dolara.

Yani doları kendi başına bıraksalar 7-8 bin seviyesinde kalacağız, 13 binin üstüne çıkmayacağız.

Tahmin ettiğim gibi midir acaba? Orta gelir tuzağından çıkışımızın hilesi bundan ibaret midir?

Bir de şunu düşündüm.

Türkiye’nin nüfusu 85 milyon civarında.

Bu sayıya göçmenlerin çok az bir kısmı dahil.

Eğer Türkiye’deki düzensiz göçmen sayısı 8-10 milyon civarındaysa toplam hasılamızı 85 milyona değil 95 milyona bölmemiz lazım.

Çünkü yerli ya da göçmen 95 milyona yakın bir nüfus olarak üretiyoruz ve tüketiyoruz. Hepsi gayrisafi milli hasılanın içine giriyor.

Ama kişi başına geliri hesaplarken toplam hasılayı 95 yerine 85 milyona bölüyoruz. Böylece kişi başına gelirimiz yüksek çıkıyor.

Bu böyle midir? Diye değerli ekonomist Serkan Özcan’a ve gazetemizin ekonomi yazarı İbrahim Kahveci’ye sordum.

Sualimdeki yaklaşımı teyit ettiler.

Fakat ülkemizdeki hesaba katılmayan göçmen sayısı bilinmiyor. 5 milyon mu, 8 milyon mu, 10 milyon mu?

Artık ne kadarsa, o kadar düşüyor kişi başına milli gelir.

Serkan Özcan’a TÜİK’in açıkladığı bu büyümenin nasıl bir büyüme olduğunu ayrıca sordum. O da etraflıca anlattı.

Seçim ekonomisinin, asgari ücrete, memur ve emekli maaşlarına yapılan yüksek oranlı zamların, kur korumalı mevduatın, EYT kararının ve seçimden önce verilen ucuz kredilerle piyasaya giren paraların büyüme rakamını yükselttiğini söyledi.

Ancak bu büyüme sağlıklı değil.

Nasıl bir şey?

Spor yaparak, proteinle ve vitaminle beslenerek değil de karbonhidratla, şekerle, hamur işiyle beslenerek kilo alıyorsun.

Göbeğin büyüyor. Dokusu yağdan ibaret olan başka yerlerin büyüyor.

Kalp ve şeker gibi hastalıklara yakalanma riskin artıyor.

Damarların tıkanıyor.

Dolar bazında milli gelir hesap edilirken doların yıllık ortalama değeri baz alınıyormuş.

Yani milli hasıla fiyatı 23,5 lira civarında olan bir dolara göre tespit ediliyormuş.

Ama şimdi, dizginlenmiş haliyle bile dolar 30 liranın üzerinde.

Demek, dizginlenmiş dolar milli geliri güzel ve gürbüz gösteriyor!

Bir faktör de dolardaki enflasyon.

Hani 10 yıl önceki seviyeye geldiğimizi söylüyorlar ya…

Dolar enflasyonu dikkate alındığında maalesef 10 yıl önceki seviyenin altında kalıyoruz.

10 yıl önceki seviyede kalabilseydik milli gelirimiz 16 bin 700 dolar olacaktı. Bugün 10 yıl öncesine göre 3 bin 600 dolar gerideyiz.

İnşaatta, sigorta ve finansta iyi büyümüşüz.

Ancak sağlıklı büyümenin göstergelerinden sayılan sanayide sadece binde 8 büyümüşüz. Tarımda ise binde 2 küçülmüşüz.

Çiftçinin hal-i pür melalini varın siz hesap edin.

Enflasyonu şeker hastalığına benzetiyor Serkan Özcan.

Disiplinli bir perhiz ve doğru bir tedavi uygulanmazsa vücudun başka organlarında ciddi arızalara sebep olabilir.

Böbrekleri bozabilir, gözleri görmez edebilir, kalbi hasta edebilir, inmeye sebep olabilir…

Bütün bu dersleri aldıktan sonra anladım Türkiye’nin neresinin büyüdüğünü.

YORUMLAR (79)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
79 Yorum