Türkiye'nin geleceği emin ellerde

Engellilik, Paralimpik, Defalimpik

'Olimpik’ kelimesinde problem tam olmamakla beraber büyük engel aşıldı... Ancak ‘paralimpik’ için aynı şeyi söylemek mümkün değil... 

Rio Olimpiyatları için katılım hakkı elde edebilecek sporcularla ilgili ciddi kuşkular varken, madalya alabilecek sporcu sayısı konusunda kaygılar had safhadayken, daha bırakın adını söyletmeyi, söylemeyi bile beceremediğimiz “paralimpik’’te kendinden emin bir sporcu ordusu bizim en büyük güvencemiz... 

*** 

Paralimpik’te ilk akredite katılımımızı gerçekleştirdik  ve tarihimizde ilk madalyalarımızı, 2004 Atina Paralimpik Oyunları’nda aldık...  

Bunu da bizim Genel Müdürlük dönemimizde başardık, atıcılık  branşında Korhan Yamaç’la kazanmış ve 1 altın, 1 gümüşle  ülkemize dönmüştük. 

Ardından 2008 Pekin Paralimpik Oyunları’nda, bu kez Gizem Girişmen’le altın, Neslihan Kavas’la bronz kazanırken kadınlarda da ilk madalyalar geldi. 

Londra Olimpiyatları’nda sporcularımız sadece 5 madalya kazanırken, Paralimpik’te 10 madalya almayı başardık. 

Hiçbir Olimpiyat’ta başarılamayan takım sporu madalyasını, Paralimpik’te Londra’da iki ekiple kürsüye çıkarak gösterdi sporcularımız. 

*** 

Son 2016 Rio Paralimpik Oyunları’nda 3 altın, 1 gümüş, 5 bronzla başarılar devam etti. 

İlk 32 yıl yarışçı  gönderemediğimiz ve bugüne kadar toplam 174 sporcuyla katıldığımız Paralimpik Oyunları’nda 6 altın, 7 gümüş, 10 bronz olmak üzere 23 madalya elde ettik. Son ikisi bizim dönemimiz, son 4 organizasyonda engelli sporlarındaki gelişme, dünyada takdire değer. 

Şimdi ise geçtiğimiz yaz yapılması gereken ve pandemi sebebiyle ertelenen Tokyo 2020 Paralimpik Oyunları’nda ise, engellilerimizden yeni bir madalya rekoru kırmalarını bekliyoruz... 

Bu başarılar, başka bir yazımızda sunacağımız Defalimpik Oyunları’nda da fazlasıyla tekrarlanıyor. Onlar da Paralimpik sporcular gibi, ayrı bir hikayenin kahramanları... 

*** 

Hiçbir Olimpiyat’ta başarılamayan takım sporu madalyasını, Paralimpik’te Londra’da iki ekiple kürsüye çıkarak gösterdi sporcularımız. 

Ve Türkiye, paralimpik olayına çok geç başlayıp çok hızlı mesafe alan bir ülke oldu... 

Engellilerin başarılarına sadece Paralimpik Oyunları’ndakileri değil, başta Ampute Milli Takımı’mız ile Galatasaray ve Beşiktaş  tekerlekli sandalye basketbol ekipleri  olmak üzere kulüp takımlarımızın  dünya ve Avrupa şampiyonalarındaki derecelerini de ekleyebilirsiniz... 

*** 

Bugün Türkiye nüfusunun yaklaşık onda biri, engelli... Yani varlığını kabul etmek, paralimpik demek kadar zor geliyor insanımıza... 

Çocuklarını sayarken cahiliye döneminde kızları atlayıp sadece erkekleri sayan anlayış, engellileri de kategori dışı bırakmada ısrarlı... Hala dört duvar arasına hapsedilen engellilerin varlığı, 21. yüzyılda en büyük ayıplardan biri... 

Engellileri katmadeğer üreten değil de topluma yük olarak gören anlayışı, külliyen reddediyoruz... Engellilere acıyan, onlar için gözyaşı döken anlayışı da, kabul etmiyoruz... 

*** 

Pozitif ayrımcılığı değil, eşit şartlarda yarışmayı göze alan bir engelliler ordusu var artık...  

İmkan verildiğinde göğsünü gere gere ortaya çıkan ve alnının akıyla görevini yapan bir çözüm modeli türettiler... 

Kendi işini kurup işverenliğin destanını yazan da, kamu veya özel teşebbüste yükseldikçe yükselen de, sanatta ve sporda başarı üstüne başarı yakalayan da onlar... 

En küçük imkanlardan, en büyük sonuçlar alan da yine kendileri...  

Sosyal sorumluluk projelerinde, sivil toplumda en aktif isimler de, ‘haydi’ deyince en önde koşanlar da onlar... 

Hele kendilerine uzatılan eli asla yerde bırakmayan, teşekkürü en yüksek sesle haykıran ve vefanın en güzel örneğini gösteren de aynıları... 

*** 

Türkiye, hem bilinçlenme hem de verilen imkanlar açısından büyük mesafeler aldı... Ancak devletimize, milletimize, kamuya, belediyelerimize, sivil topluma, medyamıza düşen, ülkenin her parçasını, yaşamın her alanını başta fiziki şartlar olmak üzere, engellilere uygun hale getirmek... 

Engellilerin giremediği, her karesine imzasını atamadığı, hizmet veremediği tek bir kare alan bırakmamalı... 

Engellileri, sadece engellilerin başına getiren değil, her gruba yetkili kılabilmeli... Yönetilen değil, yöneten yapmalı... 

*** 

Hele sporda engellilerin Olimpiyat Hazırlık Düzenleme Kurulu’nda olduğu gibi, Merkez Danışma Kurulu’nda da yeterli oranda temsil edilmesi şart... 

Türkiye Paralimpik Komitesi’nin çabalarını destekliyoruz ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’yle uyum içinde, Defalimpik Komitesi’yle de paralel çalışarak, bütün ilgili direkt ve endirek bütün federasyonların tam bir seferberlikle birbirlerini rakip değil, refik görerek çalışmaları gerekir. 

*** 

Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın da, adil, doğru, destekleyici, denetleyici, yüreklendirici, omuzlayıcı, sırtlayıcı, güleryüzlü ve şefkatli eliyle koordine edici  fonksiyonunu artırarak devam etmeli.... 

Başta Futbol Federasyonu olmak üzere, ilgili bütün branşlarda ve her alanda engelli kontenjanının çoğaltılmasını istiyoruz... 

Verilen imkanlar gösteriyor ki, engelliler, ailelerine ve topluma yük olan değil, yük alan, katkı sağlayan ve gurur veren en büyük varlıklar oluyor... 

Türkiye’nin geleceği emin ellerde. Engellilik, Paralimpik, Defalimpik... 

 

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum