Milli Takım’ımızın ayak sesleri

Futbol, herkesin oynadığı, sonunda Almanlar’ın kazandığı bir oyundur” demiş, İngilizler’in eski  ünlü golcüsü Gary Lineker. Ancak aslında bir İngiliz atasözü gibi söyleyenler de var...

Türkiye olarak böyle bir rakiple oynadık.

Köln’de Almanya karşısında izlediğimiz Milli Takım’ımızı bambaşka bir hüviyette gördük.

Geçen ay Sivas’ta Macaristan, Belgrad’daki Sırbistan maçlarıyla kıyaslanmayacak kadar diri, mücadele kaabiliyeti yüksek, inançlı, hırslı, oyun kuran, rakibe kabul ettiren bir takım vardı sahada.

3 gol atıp bir o kadar da kaçıran  ve neticede 3 kere geriye düştüğü maçı bile çevirmesini bilen, dünyanın en güçlü 3 takımından birinden, hem de deplasmanda beraberliği söküp alabilen  bir Milli Takım izledik.

Hem de 4 kere dünya şampiyonu olmuş tam bir dev Almanya’ya karşı.

Bir önceki Dünya Kupası’nda, Brezilya’yı deplasmanda 7-1 yenip silindir gibi eze eze zirveye çıkan Almanya.

Takımlarıyla da, özellikle de Bayern Münih’iyle,  Barcelona’ya Nou Camp’ta 7 gol attığı  ve dev kulüpleri farklı sonuçlarla elediği, formunun zirvesindeki bir ekoll...

SİVAS’TAN KÖLN’E BÜYÜK DEĞİŞİM

Makinenin çarkları gibi işleyen, disiplinden hiç taviz vermeyen ve hep kazanmaya yönelik bir takım.

Tabii ki bu bir hazırlık maçıydı, neticede her iki hoca da sistem denemeleri ve futbolcuların sisteme adaptasyonu ve son form durumlarını da görme fırsatı bulurlar.

Yenmek yenilmekten ziyade, maçın bu tarafıyla çok daha fazla ilgilenirler.

GÜNEŞ’İN YOĞURT YİYİŞİ

2002 Dünya Kupası’ndan önce Arnavutluk’la Gaziantep’te özel maç yapmış ve 2-0 yenilmiştik.

Finaller öncesinde felaket tellallığı yapan bazı gazetecilere karşı Şenol Güneş’in cevabı çok netti:

”Evet maçı kaybettik ama Yıldıray Baştürk’ü tam kazandık”. Sonra Dünya Kupası’na gittik, Yıldıray muhteşem oyunuyla Brezilya’nın kabusu, Ronaldinho ile maçın, sonra da kupanın yıldızlarından biri oldu.

Bazan bir yıldız kazanmak için bir hazırlık maçını kaybetmeyi göze alırsınız, bu doğaldır.

Ancak biz, sözkonusu Ay-Yıldız olunca hep kazanmak isteriz. Hele Almanya maçındaki gibi ışıl ışıl parlayan bir maç olunca.

OZAN ARDA KIYASI

Bu maçta kaybetmediğimiz gibi Efecan’ı da tam kazandık. Üstelik takımda kötü oyuncu da yoktu.Hepsi de oynamayan as  oyuncular gibi, Avrupa Şampiyonası finalleri ve Dünya Kupası elemeleri için hazırız sinyali verdi.

Şenol Güneş, Bursaspor’da görev yaparken 6 Bursasporlu oyuncuyu A Milli Takım’a kazandırdı.

Bunlardan biri de Ozan’dı. Arda’nın Barcelona’ya yeni transfer olup çok iyi oynadığı dönemdi.

Bursa’yı ziyaret ettiğimizde  Şenol Hoca’yla da buluşmuştuk. Bize, “Ozan, Arda’dan sonra yine böyle Barcelona ayarında bir kulübe gidebilecek bir oyuncudur, çok yetenekli, eğer üstüne koyarsa yolu açık” demişti.

Eğer hedefiniz büyükse, hoca olarak da hep kendinizi geliştireceksiniz, futbolculara da bu sorumluluğu aşılayacaksınız.

Şenol Güneş bunu hep yapıyor. Bir futbolcudan azami verimi alabilecek, ona pik yaptıracak bir Hoca...

Bu sebeple de Milli Takım’ımızı, Dünya Kupası’nda ve Konfederasyon Kupası’nda 1 yıl arayla üçüncülük kürsüsüne çıkardı...

Beşiktaş’la Şampiyonlar Ligi’nde Türkiye’ye hep ilkleri yaşattı ve bütün rekorları, belki de uzun süre kırılamayacak bir şekilde ileri taşıdı.

Şimdi de çok ümit veren bir Milli Takım’ı sahneye koydu. İnşallah Avrupa Şampiyonası’nda ve ardından Dünya Kupası’nda finale gidecek bir yolu da keşfeder.

Çünkü, biz oyunbozan takımlara karşı bocalasak da, devlerle devleşiyoruz. Konya’da son Dünya Şampiyonu Fransa’yı devirmiştik, Köln’de bir önceki Dünya Şampiyonu’nu fena hırpaladık, yenmekten beter yaptık.

Aradaki zayıf takımları, Fransa maçından Almanya’ya, kaldığımız yerden devam ediyoruz...

Türkiye’ye artık şampiyonluk yakışır. O gün, bu gün olsun diyoruz ve 2021 ve 2022’yi iple çekiyoruz...

Emre Can’a ne yapmalı?

Türkiye’ye ve Türkler’e yayın yapan Türk televizyonunda, Türkçe sorulan soruya, elbette ki Türkçe cevap vermeliydi. Gurbetçi olduğu için Türkçesi az olabilir ama bildiği kelimelerle Türkçe konuşmalıydı.

Elbette ki her oyuncumuzdan,  Mesut Özil kadar cesur bir tavır beklemeyebiliriz ancak, enaz milletinin gönlünü alacak sıcak bir mesajı, esirgememeliydi...

Nazi korkusu ve Kompleksine kapılmadan bizim de gönlümüzü alabilmeliydi.

Ancak, oturup da Emre Can’ı linç edecek değiliz. Zaman içinde bu hatasını telafi edebileceğini düşünüyoruz.

Her bir futbolcuya yaşam koçu lazım ki, bir daha böyle davranmasın.

Hele de Löv bile Türkçe selamlamışken.Üstelik Almanlar da Mesut’tan özür dilemişken...

ALMANLAR’LA ORTA YOL

Aslında bizim dönemimizde Alman makamlarla yaptığımız görüşmelerin çerçevesi, bu sorunları çoktan çözmüştü.

Türkiye’nin, hiç bir Türk’e Almanya’yı tercih etmemesi yönündeki baskısı, Almanya’nın biz yetiştiriyoruz, sizin baskılarınız yüzünden Türk Milli Takımı’nı seçiyorlar. Biz de artık Türk oyunculara sınırlama getiririz modundaydı.

Almanlar’a “Tercihi futbolcuya bırakalım, hangi formayı istiyorsa onu tercih etsin. Biz,  Alman veya başka bir ülkenin milli formasını giyecek oyunculara asla hain dedirtmeyeceğiz, onun başarısıyla da gurur duyacağız” demiş ve mutabık kalmıştık.

Hiç bir sorun çıkmadı, orta yol bulundu, Mesut Özil, Emre Can ve diğerleri de Alman milli formasını giydi.

Biz,  Almanya’nın 2014 Dünya Şampiyonluğu’nda Mesut’un ve İlkay’ın başarısıyla da gurur duyduk.

BU GENÇLER BİZİM,  KAYBETMEMELİ

Başbakan Merkel’in “Kahraman Türk” ü övdüğü fotoğrafla da Almanlar gurur duydu.

Neticede sürekli sorun yaşayan gurbetçilerimizle Alman toplumu arasındaki hoşgörü ve dayanışmaya da katkı sundular ve Avrupa’daki 5 milyona yakın insanımıza soluk oldular...

Emre Can, hala  26 yaşında ve çok büyük kariyer yaptı. Bayern Münih, Liverpool, Juventus ve Borissia Dortmund. Gitmediği ve oynamadığı dev kalmadı.

Irkçı korkusu yüzünden lüzumsuz bir endişeyle Türkçe konuşmadıysa korkuları aştıkça milletine, milletinin diliyle seslenecektir.

Bu gençler zor şartlarda yetişiyor, hepsi bizim, kaybetmek çok kolay ama biz kazanma yolunu seçeceğiz.

Kusur onların değil, hala Avrupa’da herkesi kucaklayacak, her kesime ulaşacak bir organizasyon kaabiliyeti gösteremeyen, gençlerimizi boşlukta bırakan eksik kalmış devlet politikasıdır.

Mutlaka etkin bir çalışma yapılmalı ve bütün insanımıza şefkatli el uzatılmalı...

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum