Gerçek bir spor ‘ombudsman’ıydı Özkan Sümer

Türkiye’de “tel örgü”yü stadlardan kaldırmaya karar vermiştik. Nerden başlamalı?.

En ateşli seyircinin olduğu, taraftarın haksızlıklara çokça isyan ettiği ve zaman zaman olayların yaşandığı ama güvenince de bıçak gibi kesileceği bir yerden, yani Trabzon’dan...

Bizim memleketimizden, özü sözü bir, yürekli be kararlı bir isim, Özkan Sümer’in Başkanı olduğu bir şehirden.

Tel örgüsüz ilk maç için Trabzon’dayız ve maçtan önce Başkan Özkan Sümer’le birlikte yayıncı kuruluş dahil pek çok kanalın canlı yayınına katıldık ve gazetelere beyanat verdik. Taraftarı, centilmenlik ve fair play çağrılarıyla yeni duruma hazırladık.

***

Maçtan önce daha sonra merhum olan ve o günlerde de önemli ekran yüzü olan etkin bir gazeteci arkadaşımız, “Trabzon’dan bırakın tel örgüyü kaldırmayı, elektrik bile vermek lazım” demiş ve çok tepki çekmişti.

Ancak o gün maç salimen oynandı bitti, taraftar duyulan güvene karşı büyük bir olgunluk gösterisi yapmıştı. Takibeden yıllarda da mesela büyük ptovokasyonlu 2007’deki Sivasspor maçına kadar da bu güveni hiç boşa çıkarmadı.

Eğer Özkan Sümer olmasaydı, o gün kolay kolay hiç bir başkan buna cesaret edemezdi.

***

Hükumet, Bakanlık, Genel Müdürlük, Trabzon Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü’müz, her türlü tedbiri de almıştık. Modern dünyanın her yerinde olduğu gibi, stadları karakola çevirmeden, polisi dışarda konuşlandırarak, bir sivil şölene, sportif festivale çevirmeyi başarmak lazımdı. Çok önemli adımlar atıldı.

Sonra da bu, yeni yapılan ve dönüşümü tamamlanan bütün stadlara yaygınlaştırıldı. 2005’teki Şampiyonlar Ligi finalinin ilk provası ve altyapısı da böyle hazırlandı.

O gün, o cesaret ve kararlılık olmasa, bir ilk başarılmasa, belki bugün hala tel örgülerle yaşıyor ve stadlara her taraftarın başına dipçikli bir Mehmetçik ve 3 bin 5 bin 8 bin polis dikiyor olacaktık.

***

Türkiye’de sporda şiddeti önlemek için ciddi bir seferberlik başlatmıştık. Tabii ki mutlaka tedbir alarak ama taraftarı, rehin alarak veya stadlara hapsederek, polis kordonuyla etkisiz hale getirerek değil, eğiterek güven duyarak, bunu hissettirerek, değer vererek, yetkili kılarak, aktör haline getirerek, stadların bir nevi asayiş sorumluluğuna ortak ederek gerçekleştirecektik.

Bütün stadlarımızı kaplayan, adeta Berlin Duvarı’nı andıran tel örgüleri tümüyle kaldırarak, yerine, gönüllülük esasıyla taraftarı ikame ederek ama sayısını azaltmakla beraber polisi de bulundurarak ve kademeli olarak da sivil görüntülü rengarenk özel güvenliği yerleştirerek sporda terörü yenmiştik. Polis-taraftar-özel güvenlik işbirliğiyle...

Kulüp başkan ve yönetimlerini çözümün bir parçası yaparak, tartar derneklerini işin içine çekerek, onların kendi içinde denetimin bir parçası olmasını sağlayarak oldu bu.

Tel örgünün ilk kalktığı stadın adı, Trabzon Avni Aker ve Denizli Şehir Stadı. Trabzonspor Başkanı Özkan Sümer, Denizlispor Başkanı Ali İpek.

***

Trabzonspor- F. Bahçe maçı oldu Trabzon’da. Biz de maçtaydık. Maçı 1-0 F. Bahçe kazanıyor.

F. Bahçe tribünlerinden az sayıda taraftarının çıkardığı olaylar sebebiyle, Futbol Federasyonu, F.Bahçe’ye 2 maç ceza veriyor.

Ertesi gün Başbakan Erdoğan, CNN Türk’te Taha Akyol’un programına konuk oluyor. İç ve dış politika, Avrupa Birliği, ekonomi derken araya “F Bahçe’ye verilen 2 maçlık ceza”yı soruyor Taha Bey. Başbakan da, “Ağır buldum” cevabını veriyor.

***

Biz de devrin Federasyon Başkanı’na: “Sizin her türlü kararı, kendi iç kurallarınıza göre verdiğinizi biliyoruz ama gene de hatırlatayım istedim. Sayın Başbakan’ımızın böyle konuşmasından asla etkilenmeyin.

Kendi doğrularınızı adilce uygulayın. Sayın Başbakan’ımızı, iyi tanırım, atadığı bürokratlar dahil, hiç bir kurumun iç işleyişine karışmaz,özerk olmayan federasyonlarımıza bile, futbol özerk, size hiç karışmaz. Herhangi bir siyasetçinin veya sporseverin kendi görüşü gibi düşünün” dedik.

***

Başbakan’ın konuşmasının etkisi oldu mu bilemiyoruz ama Tahkim Kurulu F.Bahçe’nin cezasını, aynen onaylamadı, azaltmadı, direkt kaldırdı. Tabii kıyamet koptu. Federasyon hem kendi özerkliğine, hem de Başbakan’a o kadar zarar verdi ki.

Trabzonspor Başkanı Özkan Sümer, kararı protesto için istifa etti, rica minnet döndüremedik. Başbakan, adının böylesine bir şeye alet edilmesine üzüldü.

Trabzon’daki Türkiye-Gürcistan maçında büyük protestolar yaşandı. “Trabzon’u satanı, biz de satarız” tezahüratları...

Mart 2004’teki yerel seçimlerde AK Parti’nin milletvekili sonuçlarında 6-2 önde olduğu Trabzon’da Belediye Başkanlığı kaybedildi.

***

İşte Özkan Sümer böyle bir adamdı. İnandığı yolda yürüyen, asla eğilmeyen, pire için yorgan yakan ve belki de en büyük hatası, kontrol edemediği öfkesi yüzünden hem Trabzonspor, hem de Türk futbolu çok kayıplar yaşadı.

Birlikte planladığımız pilot olarak önce Trabzonspor Kulübü’yle başlatıp sonra İstanbul ve Anadolu dahil bütün kulüplerle uygulayacağımız, başta akademi olmak üzere pek çok projenin hayata geçmesinde, ciddi aksaklıklar yaşandı.

***

Hep proje üreten, dünyayı çok iyi takip eden, Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği’nde Merhum Metin Türel, Tamer Kaptan ve diğer arkadaşlarıyla birlikte, “Hocaların Hocası” sıfatıyla teknik direktör ve antrenörlerle plan ve projelerini paylaşan, fikir olarak benimseten bir rol üstleniyordu.

Hocaları toparlayıp eğitim programları uygulayan, yöneticilerle Türk futbolunu inşa eden, altyapıya dönüp sayısız yıldız yetiştiren bir isimdi.

***

Çok okuyan futbolculara müthiş ifadelerle hayat dersi veren ve sözleri dilden dile dolaşan bir bilge adam.

Gittiği her takımda başarılı olan Trabzonspor’la 2 şampiyonluk, Türkiye Kupası, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık kupaları kazanan, en iyi döneminde Cruyff’lu Barcelona’yı, ilk deviren Türk takımı olmak da ona nasip oldu.

***

Merhum Turgay Şeren’le lige başlayan G. Saray’ı, dipten alıp yukarıya taşıyan, Türkiye Kupası ve Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı kazandıran ve G. Saray taraftarının büyük desteğini alan da o. Çalıştırdığı Anadolu kulüplerini de lige çıkaran adam.

2. Lig’deki Malatyaspor’u dipten alıp şampiyon yapan, son üç haftada yardımcısı Yılmaz Vural’a bırakıp, onu teknik direktörlüğe taşıyan da odur.

Sert mizaçlı olduğu halde, kompleksi, kaprisi olmayan öfkesi olduğu kadar kini olmayan bir liderdi aynı zamanda.

Türk futbol tarihinde konumlandırılacak olursa hem kuruculuk, hem yöneticilik, hem antrenörlük, hem de sporculuk yapan Ali Sami Yen’le ve Burhan Felek’le aynı kategoride değerlendirilebilir.

***

Türk futbolunun bilge adamı,Trabzonspor Başkanı ve Şampiyon Hocası, TFF Başkanvekili, Milli Takım, Galatasaray, Malatyaspor, Konyaspor, Denizlispor Samsunspor, Petrolofisi Teknik Direktörü. TÜFAD’ın kurucusu ve ilk Genel Başkanı, Kulüpler Birliği’nin kurucularından, havuz sisteminin mimarlarından biri.

Bir büyük hoca, büyük bir başkan, entelektüel bir futbol aktörü, bir bilge adam. Gerçek bir efsaneydi Özkan Sümer.

Ailesine, sevenlerine, Trabzon ve Türk futboluna başsağlığı diliyoruz.

 

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum