70’li yılların Beyaz Gölge’sinden mi başlasak Anadolu Efes’in 1976 yılında Tuncay Özilhan tarafından kurulmasıyla mı devam etsek....
Bunu, Üç Büyükler’in basketbol şubelerinin getirdiği büyük rekabetle mi süslesek.. Ardından Trabzonspor’un da basketbol şubesi kurup bir kaç yıl ayrı bir renk katmasını mı söylesek...
Veya Tofaş SAS’ın Türkiye’ye kazandırdığı ilk Koraç Kupası’nın ateşleyici fitilinden mi bahsetsek...
Özellikle 90’lı yıllarda Ülker’in devreye girip basketbol takımı kurmasını belirtsek. Sevgiyi dolu salonlardan taşırıp bütün Anadolu’yu basketbolla buluşturan hamlesini mi gündeme getirsek...
Efes-Ülker rekabetinin Türkiye’yi taşımaya başladığı ve zirveye doğru tırmanmasını sağlayan o güzelim, keyfine doyulmaz tatlı rekabetten mi sözetsek...
***
Basketbolun gerçekten apayrı bir hikayesi var Türkiye’de... Önce kuruluşu, sonra da adım adım gelişimi, belki ciltler dolusu bir ansiklopediyle ancak izah edilir....
1991’de Turgay Demirel’in Basketbol Federasyonu Başkanlığı’yla başlayan ve her şeyin en gelişmiş ülkelerin metodlarıyla nakış nakış işlendiği süreç, lokomotif oldu Türkiye’de...
Tabii övünmek gibi olmasın 2002 sürecinden sonra da bizim hamlelerimiz. Başta basketbol olmak üzere bütün branşları özerkleştirmemiz ve destekleyici sayısız yasayla kalıcı kılmamız kurumsallaşmanın, başarının ve kalıcılığın teminatı oldu.
***
O ne güzel ve heyecan dolu bir rekabetti öyle ki, Türk basketbolunu önce 2001’de Avrupa Şampiyonası’nda final yaptırdı, sonra da Milli Takım’ımızı 2010’da İstanbul’da ABD’yle dünya şampiyonluğu maçına çıkardı...
Basketbol konuşuldukça, basketbol kültürü gelişti, rekabet arttıkça Anadolu’nun en ücra köşesine yayıldı, okullarda başlayan, özellikle de kolejlerin sürüklediği müsabakalar uluslararası alanda başarıya dönüştü. Ülke, okulların dünya şampiyonluğu ile tanıştı...
Çocuklarımız Beyaz Gölge dizisiyle başlayan basketbola ısınma turlarını, okul sporlarıyla pekiştirdi, yetişen yerli ve ülkemize gelen kaliteli yabancılarla sevdi...
Özellikle de uluslararası organizasyonlar, Milli ve kulüp takımlarımızın yabancılarla müsabakaları, ülkemizde sürekli heyecanı diri tuttu...
***
İlk büyük koçlar Aydan Siyavuş’ların, Aydın Örs’lerin, ilk büyük yıldızlar Kemal Erdenay, Erman Kunter, Efe Aydan’ların nesli ve sonra da Orhun Ene, Harun Erdenay İbrahim Kutluay, Naumoski’lerin akranları ve nihayet NBA’yle tanışan Hidayet Türkoğlu, Mehmet Okur, Mirsad Türkcan, Ersan İlyasova, Cedi Osman, diğerleri ve artık her tarafa yayılan bir Türk fırtınası...
Yetenekli gençlerimiz, artık dünya devlerinde ülkemizin reklamını yapıyor...
Tabii futbol gibi basketbolda da tam bir yabancı cennetiyiz. Aradaki fark futbolda tekaüt aşamasına gelmiş şöhretlerle idare ederken iyi yönetilen ve kriterleri Basketbol Federasyonu’nca iyi belirlenen dünya yıldızları, takımlarımızı başarıdan başarıya koşturuyor.
***
Futbolda nadiren G.Saray ve F.Bahçe’nin başardığı, son olarak da Beşiktaş’ın yenilgisiz grup liderliği ve puan rekoru kırarak taçlandırdığı Şampiyonlar Ligi dışında gruplarda hatta elemelerde boğuluyor, averaj takımı oluyoruz.
UEFA Şampiyonu G.Saray’ın son 30 maçta sadece 2 galibiyet alabildiği bir Türk takımları tablosu var Avrupa’da.... Genelde de sonuncu ve averaj takımı oluyorlar...
***
Peki ya basketbol, son 6 yıl, 5 final, 2 şampiyonluk geldi...
Önce F.Bahçe, şimdi de Anadolu Efes, Türkiye’ye 1 numaralı kupayı yani EUROLİG’i getirdiler... Hem de o kadar büyük yatırımlar yapan dünya devlerini ipe dizerek.
Aslında eski adıyla Efes Pilsen, yeni adıyla Anadolu Efes’in hikayesinin baş aktörü tartışmasız Tuncay Özilhan.
***
Başta otomotiv sanayii olmak üzere pek çok alanda ülke ekonomisine büyük katmadeğer üreten Anadolu Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı...
TÜSİAD eski Başkanı, Yüksek İstişare Kurulu Başkanı... Sessiz, gösterişsiz, uzlaşmacı, her kesimle barışık,diyaloga açık, her görüşe eşit mesafede bir yönetici, yani tepeden tırnağa sporadamı...
Onca büyük başarılara rağmen hiç önplana çıkmaz, şov yapmaz, kameralardan uzakdurur, başarıyı hoca ve sporcularına maleden bir Kulüp Başkanı... Tam Süleyman Seba model...
***
45 yıl önce kurduğu bir kulübü, tırnaklarıyla kazıya kazıya, emekle sabırla ve çokça da özveriyle bir dünya markası haline getirdi...
Türkiye’mizin kalburüstü hocaları ve verimli transferleri de bunu sahada uyguladı... İşte Aydın Örs. Çok özel bir insan, basketbol profesörü bir hoca... Kavgasız gürültüsüz geçmiş, sevgiyle, sportmenlikle yoğrulmuş başarı dolu bir ömür...
1996’da Efes Koraç Kupası’nı kazandığında Türkiye’de yer yerinden oynadı. Kulübün Başkanı Tuncay Özilhan’dı, Hocası da Aydın Örs... Biz bu başarıyı yaşarken onların hedefi daha büyüktü...
***
2001’de başlayan EUROLİG’de hedef hep başarı, daha büyük başarı, FİNAL FOUR ve nihayet final ve tabii ki de şampiyonluktu... İşte sırası geldi ve bunu da başardı Anadolu Efes.
F.Bahçe’yle ikiz Türk takımı gibi, elele hep hedef zirveydi. F.Bahçe, 2017’de Yugoslav ekolünün dünya çapındaki Hocası Obradoviç’le bir rüyayı gerçekleştirdi...
Şimdi de Anadolu Efes, Türk basketbolunun tavanını delen Koç’u Ergin Ataman’la Avrupa’nın 1 numaralı kupasını, bir kez daha Türkiye’ye getirdi...
***
Ergin Ataman gittiği yerli yabancı her takımı başarıdan başarıya koşturuyor. Çalıştırdığı her takımı şampiyon yapıyor...
Anadolu Efes’le de kupaların kupasını alarak şimdiye kadarki en büyük başarısını yaşattı.
Bu kulüpler bazındaki en önemli şampiyonluk... Bakalım Ataman, gerek kulüp gerek milli takımlarda hangi hikayelere daha imza atacak.
Tebrikler Ergin Ataman ve talebelerine, teşekkürler Tuncay Özilhan ve Anadolu Efes Kulübü’ne... Yolunuz açık olsun, Milli Takım’ımızın da geleceği artık şampiyonluk olsun...
***
İspanya ve İtalyan takımlarının 13’er kez kazandığı kupa, 2 defa da Türkiye’ye geldi... İnşallah 15-20 yıl sonra hem İtalya, hem de İspanya’yla kupaları eşitleriz...
Kupanın tartışmasız kralı, futbolun Şampiyonlar Ligi’nde olduğu gibi, 10 kere kazanan Real Madrid... CSKA Moskova ise bu kupayı 8 defa kazandı.
