Neyi kaybettin dostum

Akıyoruz, hiçbir yeri doldurmadan öylece akıp gidiyoruz. Bir ses, bir renk, bir merhabanın peşinde hikâyemizi arıyoruz. Hikâye dediysek zamanda akıp gitmeyecek, bizi durulanmaya, kıymetli vakitleri tatmaya iten hoşluğumuzdur hikâyemiz.

Dünyaya düştüğümüz yerde kendimizi arayıp duruyoruz. Budur halimiz, ahvalimiz.

***

Aramak varsa orada hakikate dokunan bir şey vardır. İnsan illaki kaybettiğini aramaz. Bazen kendinde eksik olanın, bazen kendinden olanın, bazen de bizzat kendinin arayıcısıdır.

Peki ya sen? Neyi kaybettin dostum? Bir bütündün de parçalarını mı kaybettin? Bir parçaydın da bütününü mü kaybettin? Neyi arıyorsun sevgili dostum?

***

Hikâyemizi ararız, kendimizi ararız. Nerede kaybettik kendimizi, nasıl? Bir lisanda mı, bir insanda mı, bir dağda mı, bir çağda mı, bir ideolojide mi, bir efsanede mi? Bu kadar terimin, bunca kargaşanın arasında bulabilecek miyiz kendimizi?

***

Yoldan da usanırsın dibi delik günleri yaşarken. Ne zaman ki hayretini yitirdin, işte o vakit korkasın hikâyene yetişememekten. Ne zaman ki usandın, o zaman utanasın inancından. Ne zaman ki yağmura kapılmadın, koşarak kaçasın aşktan.

Gönül sarhoşluğumuz evvel ve ahir arasındaki kaygımızdandır. O sarhoşluk, o kaygı, yolda olanın kaybolmayacağını işaret eder.

***

Yolcu vardır, yolu Erciyes güzelliğinde dağlardan geçer...

Yolcular vardır omuz omuza…

***

Hikâyenin hikmetine açık gönlün olsun dost! Yolun sonu da güzeldir o zaman, gurbet diyarından asıl diyara olan yolculuk da.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum