Suriyelilerin dönüşünü beklemek gerçekçi değil

Suriyelilerin dönüşünü beklemek gerçekçi değil

Türk Alman Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. M. Murat Erdoğan, Suriyeli göçmenlerin kalıcı olduğunu ve uyum tedbirlerinin bu yönde alınması gerektiğini belirtiyor. Erdoğan "Göçte işleyen birtakım mekanizmalar var. Geldiğiniz ülkede 2 yıldan fazla kalırsanız, güven duyacağınız bir çevreniz varsa ve bir kampta değilseniz geri dönemiyorsunuz. Türkiye’de doğan 600 bin bebek yeni yaşamın işareti. 680 bin çocuk Türkçe öğrenim görüyor. İstanbul’daki 963 bin Suriyelinin dönmesini beklemek gerçekle örtüşmez." diyor.

RÖPORTAJ: MİKDAT KARAALİOĞLU

Türk Alman Üniversitesi (TAU) Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. M. Murat Erdoğan Türkiye’deki Suriyeliler hakkında düzenli ve geniş kapsamlı araştırmaları ile tanınıyor. Son olarak geniş bir akademik danışma kurulu ile hazırladığı Suriyeliler Barometresi 2019 hem Türkiye’deki Suriyeliler hem de Türk toplumu ile eş zamanlı olarak gerçekleştirilen bir saha araştırması.

Önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklanacak araştırmada, nesnel veriler ve rakamların yanında gerek Türk toplumunun gerekse Suriyelilerin algıları hakkında ilginç bulgular var. Prof. Dr. Erdoğan, Türk Alman Üniversitesi kampüsünde yaptığımız görüşmede, göçmenlerin kalıcı olduğu ve tedbirlerin buna göre alınmasını öneriyor. Erdoğan, Türk toplumunun da eli öpülesi bir ev sahipliği yaptığının altını çiziyor.

Soru- Türkiye’de yaşayan Suriyeliler hakkında yapılan en geniş kapsamla çalışma Suriyeliler Barometresi-2019. Bu çalışma nasıl ortaya çıktı?

2012’den beri saha araştırması yapıyorum. Türkiye’deki Suriyelilerin kalıcılığa doğru evrildiğini keşfettikten sonra, bir akademisyen olarak “biz bir arada nasıl yaşayacağız?’’ sorusunu sormaya başladım. Bunu yapabilmek için önce bir durum tespiti araştırması yapmak gerekiyordu. Hem Suriye’nin kaderi hem de Türkiye’deki Suriyeliler hakkında 2013 yılında IŞID’la birlikte ciddi bir kırılma yaşandı. IŞID ile birlikte Suriye’de öncelikler değişti. Esad gider gitmeli tartışmaları bir kenara bırakılıp bütün konsantrasyonlar IŞIDA yöneldi. Uzayan, kronikleşen savaş ve IŞID ile Türkiye’deki Suriyelilerde geriye dönüş düşüncesi sarsıldı. İlk kapsamlı çalışmamı 2013-2014 yılında gerçekleştirdim. O çalışmanın ismi “Türkiye’deki Suriyeliler: Toplumsal Kabul ve Uyum” idi. Ben o çalışmayı yaptığımda birçok bürokrat ve siyasetçi beni çok eleştirdi. Çünkü çalışmanın içinde “uyum” kelimesi geçiyordu. Uyum kalıcı insanlar için düşünülen bir şeydi, bunlar yarın gidiyor siz niye uyumdan bahsediyorsunuz demişlerdi. Ama süreç kendisini gösterdi. 2017’de kapsamı daha da genişlettim. Bu araştırmada hem Türk toplumunun düşünce, tutum ve kaygılarını anlamaya; hem de Suriyelilerin durumlarını, gelecek beklentilerini, dönüş eğilimlerini, zorluklarını, ortak yaşam tecrübelerini anlamaya çalıştım. Ama 2014’den bu yana istesek de istemesek de zorunlu bir birlikte yaşama doğru gidildiğini ve Suriye’ye geri dönüş ihtimalinin hızla tükendiğini, ve artık bu gelişimin Suriye’de rejim değişikliği dahil, bütün gelişmelerden bağımsızlaştığını görmüş oldum. Yani bana göre artık Suriye’de olup biten Türkiye’deki Suriyelilerin Türkiye’deki varlıklarını ve gelecek planlamalarını etkilemeyecek.

Soru – Türkiye’deki Suriyeli göçmenlerin Suriye’deki koşullar çok olumlu hale gelse bile artık ülkelerine dönmeyeceğinden mi hareket ediyorsunuz?

Cevap- Göç süreçlerinde işleyen bir takım mekanizmalara var: ülkenizde çözüm ve huzur ortamı kararırsa, geldiğiniz ülkede 2 yıldan fazla kalırsanız, işbirliği yapıp güven duyacağınız bir çevreniz varsa, en önemlisi bir kampta değil, sınır bölgesinde değil, ülkenin tamamına dağılmışsanız artık geri dönemiyorsunuz. Süreç kendi kendini belirlemeye başlıyor. Türkiye’de 2019’un sonunda 530 bin civarında bebek doğdu ki bu şu an 600 bine çıktı. Bu yeni yaşamın işareti zaten. Türkiye’de 680 bin çocuk Türk okullarına gidiyor ve Türkçe öğrenim görüyor. Bu çocuklar kendi aralarında Türkçe konuşuyorlar ebeveynleri ile de Arapça konuşuyorlar. Daha da önemlisi artık sınırın hemen öbür tarafında değiller. Türkiye’deki 81 ilde yaşıyorlar. Şu an İstanbul’daki Suriyeli sayısı 963 bin. Bu insanların artık Türkiye’de bir yaşam kurduklarını biliyoruz,1 milyondan fazlası çalışıyor. Türk toplumundaki reddiyeyi ve rahatsızlığı görüyoruz. Ama yine de Suriyelilerin dönmesini beklemek, hem burada kurdukları hayat, hem de harabeye dönmüş ülkelerindeki durum dikkate alındığında gerçeklikle örtüşmüyor. Yurtdışındaki Türkleri düşünün, onların cennet bir vatanları vardı, Almanlar da onları istemiyordu ama yine de biraz daha para kazanayım, emekliliğimi alayım, çocuklar okusun vs. gibi gerekçelerle kaldılar. Dolayısıyla bu kalıcılık –yanılmayı dilesem de- benim gözümde gayet net. Her şeyin bir fıtratı varsa, göçün fıtratında da kalıcılık var.

Soru- Suriyeliler Barometresi araştırmasını teknik ayrıntılarından söz edecek olursak, kimler üzerinde nasıl yapıldı bu araştırma ?

Suriyeliler Barometresi 2019 çalışmamız çok yakında Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak online paylaşılacak. Çalışmaya kaynaklık eden araştırma Türkiye’nin 26 ilinde 2.271 T.C. Vatandaşı ile kişi bazlı, 15 ilde 1.418 kamp dışında yaşayan geçici koruma altındaki Suriyeli hane ile “hane bazlı” olarak uygulandı. Örnekleme Türkiye nüfusunun ve Suriyelilerin demografik özellikleri (cinsiyet, yaş, eğitim, iş durumu vs) dikkate alınarak, temsiliyet gücü çok yüksek düzeyde olacak şekilde belirlendi. Suriyelilerle hane bazlı görüşme, bize daha geniş bir kitle hakkında bilgi edinme imkanı verdi.

Soru- Türkiye’deki Suriyelileri yaş ortalaması ve eğitim durumu nedir?

Türkiye’nin yaş ortalaması 32,4 (2019) iken, Suriyelilerde 25 yaşı civarında. Elimizde çok sağlıklı veriler olmasa da Pandemi döneminde Suriyelilerin virüsten görece az etkilendikleri gözlemlendi. Bunun en önemli nedeninin de nüfusun bir hayli genç olması ile açıklanıyor. 0-9 yaş arası Suriyelilerin nüfusu 1 milyon 100 bin civarında. Suriyelilerin Türkiye’ye 10 yıl önce gelmeye başladığından hareket edersek bu çocukların Suriye ile ne fiziksel ne de duygusal bağlantıları oldu. 5 ile 17 yaş arası zorunlu okul çağındaki çocukların sayısı ise 1 milyon 82 bin. Bunların yaklaşık 680 bini Türkiye’de okula gidiyor. Bu çok önemli bir şey. Üniversiteli öğrenci sayısı ise 33 bin. Bunun içinde 1500 civarında yüksek lisans öğrencisi ve 500 civarında doktora öğrencisi var. Bu olağanüstü bir kapasite. Birlikte yaşamayı mümkün kılacak insan kaynağı bu öğrenciler olacak.

Soru: Türklerin Suriyelileri kabullenme düzeyi zaman içerisinde ne derece değişti?

Milyonlarca Suriyeli bir anda Türkiye’ye geldi. Bu bir toplumsal şok yarattı. Dünyanın hangi bölgesinde olursa olsun bu kadar göçmen şok yaratır. Ancak buna rağmen 2013’den beri yaptığım çalışmalarımda iddia ettiğim üzere Türk toplumunun toplumsal kabul düzeyi kırılgan ve “kerhen” olsa da oldukça yüksek. Böyle olmasa çatışmasız bir süreç yaşayamazdık. Çok daha büyük olaylar olabilirdi. Kabul eğrisi gittikçe azalıyor. Ancak bu hala Suriyelileri karşı toptan kötü davranma, ya da siyasi bir görüş olma gibi bir noktaya gelmiş değil, Son İstanbul seçimlerini Ak Parti’nin Suriyeliler nedeniyle kaybettiği iddia edildi. Buna katılmıyorum. Böyle olsaydı AK Parti’nin Gaziantep, Kilis ve Şanlıurfa’da seçimleri kaybetmesi gerekirdi. Her zaman söylüyorum. Türk toplumunun dayanıklılığı ve endişelerine rağmen verdiği destek dikkate alındığında elini ayağını öpmek lazım.

Soru- Siyasi görüşe göre Suriyelileri verilen destekte farklılıklar yaşanıyor mu?

Suriyelileri kabul etme bağlamında tercih edilen partilerde farklılıklar var. AK Parti ve HDP seçmeninin Suriyelileri daha çok kabullendiğini görüyoruz. Ancak bu büyük bir fark değil, yani CHP’lilerin yüzde 85’inin kabullenmediği bir şeyi AK Partili seçmen de yüzde 75 oranında kabullenmiyor. AK Parti seçmeninin Suriyelilere karşı tavrında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi liderliğinin etkisi büyük. Anketlerimizde daha önce Suriyelilere karşı duruşları dikkat çeken MHP’lilerin Cumhur ittifakı sonrasında tavırları değiştiğini de gördük. Bu Erdoğan’ın liderliği ile alakalı bir şey

Soru- Araştırmalarınızda Uyum kavramının merkezi bir yer aldığını görüyoruz. Uyumdan ne anlıyorsunuz ve uyum neden bu denli önemli ?

Klasik göç ülkeleri hariç, dünyanın her tarafından ülkeler uyum politikalarından kaçınıyor. Bunu yaptıklarında kalıcılığı özendireceklerini biliyorlar. Uyumun ne anlama geldiği konusunda büyük bir tartışma var. Uyum kendi içinde problemli bir kavram. İngilizcesi Integration. Aslında bir mühendislik kavramı. Yani tükenmez kalemin iki parçasının birbirine entegre olması gibi. Dünyanın hiçbir yerinde teknikte görülen birbirine kenetlenme hali yok. Uyumdan, genelde asıl olan kitleye yeni gelenlerin uyması anlaşılıyor. Ama burada da ortaya çıkan hiyerarşik yapıya itirazlar var. Benim uyumdan anladığım ise yeni gelenlerle huzur içinde bir arada yaşamadır. Çoğunluk toplumunun yaşadığı tedirginliği, nedenlerini bulup gidermek gerekiyor. Algılar varsa algılarla ilgili iletişim stratejisi yapmanız lazım. Göçmenleri ayrışık paralel bir halde yaşamamaları lazım. Topluma aidiyet göstermeleri lazım. Uyumda ana belirleyici aslında aynı kültürel kökenden olmak ya da olmamak değil, sayısal büyüklükler. Almanya’nın her gün Türkleri konuşmasının nedeni de sayı. Burada da Türkiye’de yaşayan 50 bin İranlıyı konuşmuyoruz ama Suriyelileri konuşuyoruz çünkü sayıları yüksek.

Soru- Hep çoğunluğun algısından bahsediyoruz. Uyum bağlamından azınlığın algısı da belirleyici. Suriyeliler kendilerini nasıl görüyor? Çoğunluk toplumunun yaklaşımlarını nasıl değerlendiriyorlar?

Suriyeliler çoğunluk toplumunun kendileri hakkındaki görüşlerinden haberdar değil, ya da bunu görmezden geliyor. Tüm anket sorularına verilen cevaplarda Türkiyelilerde ne kadar negatif bir trend varsa Suriyelilerde de o kadar pozitif bir eğilim var. Bu aslında Suriyelilerin Türk toplumuyla kaynaştığını ve adı konulmamış bir uyum sürecinin gerçekleştiğini gösteriyor. Suriyeliler konusunda farklı araştırmalarımızda özellikle gelecek perspektiflerini anlamaya çalışıyoruz. Bulgular geriye dönüş isteğinin çok azaldığını, Türkiye’de bir gelecek inşası isteğinin güçlendiğini görüyoruz.

Soru- Muhtemelen göç sürecinde en çok mağduriyet yaşayanlar da kadınlar. Araştırmanızın kadınlar hakkındaki sonuçları neler?

Eğitimle ilgili verilerde kadınların eğitiminin çok daha düşük olduğunu görüyoruz. Çalışma hayatında da öyle. Suriyeli kadınların çalışma hayatına katılma oranı yüzde 8’in altında. Türk kadınları arasında bu oran yüzde 35’lerde. Ancak kadınların uyum sürecinin taşıyıcısı olacağı aşikar. Çünkü bütün sorunları hissederek yaşıyorlar. Bu onların zamanla ülkelerinde sahip oldukları toplumsal rollerin değişmesine de neden olacak.

Soru- Bir diğer önemli sorun da Türkiye kamuoyunda Suriyeliler hakkındaki hakim ön yargılar.

Bu konuda maalesef bir iletişim stratejisi yok. Türkiye’de Suriyeliler hakkındaki bilgilerin belki yüzde 80’i sosyal medyada yayılan yanlış bilgilere dayanıyor. Güvenilir ve yaygın bilgilendirme çalışmaları ne yazık ki yeterli değil. Örneğin Suriyeliler bedavadan üniversitelere giriyorlar, maaş alıyorlar algısı çok yaygın. Oysa durum böyle değil, ama bunu toplumla etkili biçimde paylaşan da yok. Türk devleti Suriyelilere para vermiyor. 3.6 milyon Suriyelinin sadece 1,5 milyonu, AB’den gelen yardımlarla 2017’den bu yana ayda kişi başına 120 Tl alıyor. Bu kaynak AB’den geliyor ve yeterli de değil. Oysa bizim araştırmalarımızda vatandaşların yüzde 80’ni Suriyelilerin Türk devletinin yardımıyla yaşadığını düşünüyor. İkinci sırada ise dilenerek geçimlerin temin ettikleri düşünülüyor. Bu önyargılarla mücadele etmenin en etkin yöntemi gerçek verilerle yapılan bir iletişim stratejisi oluşturmak

Soru- Barometre sonuçlarına göre, tüm iç ve dış olumsuz koşullara rağmen Türkiye’nin başarılı bir göçmen süreci yaşadığını söyleyebilir miyiz?

Barometrenin sonuçlarını bu ay içinde kamuoyu ile paylaşacağız. Ama hem genel gözlemim hem de araştırma bulguları çerçevesinde şu kadarını söyleyebilirim. Türk toplumunun bu zamana kadar ortaya koyduğu performans olağanüstü bir performans. Tüm eksikliklerine rağmen çatışmasız bir süreç yaşanıyor. Ortaya çıkan ufak tefek sorunlar, Türkiye’nin genel ortalamasının üstünde değil. Türk bürokrasisi bu süreçte çok ağır bir sınav verdi ve başarılı oldu. Vatandaşların ve STK’ların gayretleri takdire değer. Şu an göç sektöründe çalışan 50 bin kişi var. Sadece siyaset bu konuyu gerçek bir gündem olarak değerlendirmekten ısrarla kaçınıyor. Ama bu konu artık siyasetin görmemezlikten geleceği bir durumu aştı.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN