Hatırlamanın güzelliğine açılan sayfalar

Hatırlamanın güzelliğine açılan sayfalar

Dr. Seda Özbek ve Gamzenur Mortepe’nin yayıma hazırladığı, unutulan yazarlarımızdan Mehmet Cemil Pekyahşi’nin ‘Vecizeler’i Kriter Yayınevi’nden çıktı. Umarım bu değerli çalışma, muhibbân-ı kütüp arasında elden ele dolaşmaya başlar, edebiyat sohbetlerine konu olur.

TANER AY

Bu haftanın kitabı Kriter Yayınevi’nden, Dr. Seda Özbek’in ve Gamzenur Mortepe’nin yayıma hazırladıkları Mehmet Cemil Pekyahşi’nin ‘Vecizeler’i. Pekyahşi, unutulan ve yaşamı hakkında da pek az bilgiye sâhip olduğumuz bir yazar. Seda Hoca, bu unutulmuş yazarımıza çalışmaya başladığında, onun yaşamına ilişkin benimle de görüşmüştü. Kitaba çok sevindim, bir unutulanın Seda Hoca sayesinde yeniden yaşama döndüğü kanısındayım. Umarım bu değerli çalışma, muhibbân-ı kütüp arasında hemen elden ele dolaşmaya başlar, edebiyat sohbetlerine konu olur. Ama, bugün muhibbân-ı kütüp sayısının asla yüzü geçmeyeceği kanısındayım, onun elli kadarı da zâten bizim ‘Muhibban’ isimli edebiyat mahfilinde. Oysa, Necib Âsım Bey, 1893 yılında bile İstanbul’da iki yüz kadar muhibbân-ı kütüp bulunduğunu yazmıştı. Sayımız artacağına, azaldı.

23kr02man2.jpg

Seda Özbek gibi edebiyat kazıcıları olmasa, kültürel çölümüzde vaha bile bulamayacağız. Ben hastalanmış toplumun hastalıklı ‘okur’una seslenmiyorum, sayıları yüzü geçmeyen has okura söylüyorum: Mehmet Cemal Pekyahşi’nin ‘Vecizeler’ini sakın ıskalamayın! Psikolog yazar Melih Yıldız’ın Remzi Kitabevi’nden çıkan ‘Aklın Uçurumunda’sı da nefis bir kitap. Sözkonusu edebiyatımızın tarihi olunca, Fatin Hazinedar gibi hurde şinas yazarları pek sevdiğim biliniyor. Melih Yıldız’ı da ‘Aklın Uçurumunda’sı ile onların arasına aldım. Yıldız, bu kitabında bilim, sanat ve edebiyat dünyamızın Sabahattin Ali, Neyzen Tevfik, Yahya Kemal, Fikret Muallâ gibi karakterlerinin aklın uçurumunda olan yaşamlarından kesitler sunuyor. Kitapta ayrıca, bu isimlerle zaman zaman yolları kesişen Fahri Celal, Mazhar Osman gibi ülkemizde psikoloji biliminin gelişmesine katkıda bulunmuş bilim insanlarının çabalarına da yer veriliyor.

23kr02man.jpg

Kitaptaki ‘Anneden Oğula Geçen İntihar Eğilimi’ ve ‘Peyami Safa’nın Omzundaki En Ağır Yük’ başlıklı yazılarını ise birkaç defa okudum. Melih Yıldız aynı zamanda bizim ‘Reşad Ekrem’in Mezarını Araştırma Heyeti’nden. KARAR okurları da anımsayacaktır, ben Reşad Ekrem’in mezarının ‘kayıp’ olmadığını, sadece kayıtlar üzerinden gidilmediği için bulunamadığını yazmıştım. Meraklısı için söyleyeyim, bekleyin, sona geldik, pek yakında açıklayacağız. Göktürk Ömer Çakır bizim heyet için ‘Başka türlü manyaklar’ ifâdesini kullanıyor ama, kendisi de heyetten.

Bu hafta için önereceğim kitaplardan bir diğeri de Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yayımladığı ‘Dede Korkut Kitabı’. Bu ‘Dede Korkut Kitabı’nın önemi Bursa yazmasının tıpkıbasımı olmasıdır. Eseri İbrahim Koca bağışlamış. Tamer Gülbek’in toplu şiirleri de Ötüken Neşriyât’tan ‘Bilinenin Aksine’ ismiyle çıktı. Çolpan Kitap’ın ‘Çevrim’ dizisinden iki unutulan yazarın iki unutulmuş romanının çıkmasınıysa, büyük bir kültür hizmeti olarak görüyorum. İlki Cemal Hurşid’in ‘Sırtlan’ı, ikincisiyse ’36 yılında otuz yaşındayken vefât eden Semiha Cemal’in ‘Aşk Peygamberi’. Harfa Yayınları’ndan Duygu Akın’ın çeviresiyle yayımlanan Kanadalı Marian Engel’in ‘Ayı’ romanıysa okurları heyecanlandıracak bir güzellik...

23kr02man1.jpg

BİRİ ŞEHİR ANSİKLOPEDİSİ NİTELİĞİNDE İKİ DERGİ

Bursa Günlüğü’nün 20’nci, Şiraze’nin de 18’inci sayısı çıktı. Bursa Günlüğü, benim için, belediyelerin kültür ve sanat yayımcılığında ayrıksı bir yere sâhip; asıl ilgi alanım İstanbul olmasına karşın, bu dergideki Bursa yazılarını çok seviyorum. Dergi diyoruz da, aslında bir ‘Bursa Ansiklopedisi’nin fasikülleri gibi. Ben de Bursa Günlüğü’nün her sayısını bir ‘şehir ansiklopedisi’nin fasikülleri olarak kabul edip saklıyorum. Bu sayıdaysa ‘Bursa Depremleri’ dosya yapılmış, ilk Tahsin Yıldırım’ın ‘Matbuatta Bursa Depremleri’ni ve Prof. Dr. Mustafa Şahin’in ‘Antik Çağ’da Bursa Depremleri’ni okudum. Nevzat Çalıkuşu’nun ‘Uludağ Üniversitesi’nde Yayınlanan Dergiler’ini, Mevlüt Çam’ın ‘Osmanlı Vakıflarında Bursa Su Değirmenleri’ni, Ömer Kaptan’ın ‘Uludağ’ın Zirvesindeki Manastır’ını ve Uğur Ozan Özen’in ‘Özkardeşler Matbaası’nı pek leziz buldum. Başta derginin genel yayın yönetmeni M. Sedat Sert olmak üzere, emeği geçen herkesi kutlarım.

23kr02man3.jpg

Dergiyi ‘bursagunlugu.com’ internet adresinden okuyabilirsiniz. Sedat kardeşim Bursa’da çıkan Şiraze’nin editörü olarak da, gerçekten büyük ve değerli işler başarıyor. Kitap seven herkese Şiraze dergisini de alıp okumalarını özellikle öneririm. Sadece kitaplara ve kitapçılığa ilişkin bir dergi olduğundan, emsali bulunmuyor. Derginin bu sayısındaki dosyaya ise ‘Yazarlık Kursta Öğrenilir mi?’ gibi hayli kışkırtıcı bir başlık atılmış. İsmail Alper Kumsar’ın ‘İstanbul’u Kaydeden Adam, Ahmed Rasim Bey’i, Tahsin Yıldırım’ın ‘Hafız-ı Kütüb İsmail Saib Sencer’in Dillere Destan Kütüphânesi’, Nevzat Çalıkuşu’nun ‘Bursalı İki Yazardan Birer Kitap’ı ve M. Sedat Sert’in ‘Hisar’ın Mimarı Mehmet Çınarlı’nın Edebî Hatıralar’ı harika yazılar.

HAYVANLAR İÇİN KAPINIZA BİR KAP SU KOYMAYI UNUTMAYIN

Geçtiğimiz hafta sonunda iki gün üst ve orta üst tabakanın ikamet ettiği bir sitedeydim. Oturanlar genellikle otuz ile kırk yaş arasında. Kafedeki ve havuz başındaki erkeklerin ve kadınların hiçbirinin ellerinde kitap görmedim, sadece telefonlarına bakıyorlardı. Üstelik hemen hepsinin de fakülte mezunu olduğundan eminim. Bundan daha vahimi, sitenin bahçesinde dolaşan bir iki aç sokak kedisine, kötü davranmalarıydı. Kediler bu cehennem sıcaklarında susuzluktan havuzun ilaçlı suyundan içmek istediklerindeyse kovalanıyorlardı. Bir de sitenin kafesinin duvarına ‘Lütfen kafede kedileri beslemeyiniz’ yazısı asılmıştı.

Hastalanmış bir toplumun bu hastalıklı insanlarından nefret ediyorum, toplum olarak vicdanımızı kaybedeli de epey oldu. Dünyayı sadece kendimizin sanıyoruz, oysa bu dünyayı hayvanlarla paylaşıyoruz. Yaz sıcaklarında hayvanlar için kapınızın önüne bir kap su koyun, kapitalist edebiyat pazarının çok satarlarının çöp kitaplarına para sayacağınıza, o parayla sokak hayvanları için mama alıp, kedileri ve köpekleri doyurunuz. İnanın simsarların pazarladıkları kitapları okumadığınız için bir şey kaybetmezsiniz, aksine sokak canlarını beslediğiniz için geceleri huzur içinde uyursunuz.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN