Oyunu kuralına göre oynayanlar kazanacak

“Dünyada çevik olan, yaratıcı olan, işbirlikçi olan, kullanıcıyı faaliyetlerinin merkezine koyan kurumlar, organizasyonlar daha başarılı oluyor artık.”

Niye böyle bir cümle ile başladım?

Bir anlamda bu cümle, 2020’nin yol haritasını anlatıyor da o yüzden…

Yaratıcılığı ve dolayısıyla bilimi, teknolojiyi ön planda tutan, işbirliğine, diyaloğa açık olan ve en önemlisi de insanı diğer bir tabir ile kullanıcı ya da tüketiciyi önemseyenler kazanacak.

Zira dünyada her alanda oyunun kuralları değişiyor!

O zaman 2020’nin mottosu şu şekilde ifade edilebilir:

“Oyunu kuralına göre oynayanlar kazanacak.”

Bu noktada, geçen haftaki yazımda üretim, teknoloji gibi konuların tüm mecralarda daha çok konuşulmasının önemli olduğunu belirtmiştim. Tam da bu söylediklerimin akabinde, Türkiye’nin Otomobili tanıtım toplantısı yapıldı.

Ve yaklaşık bir haftadır, ne mutlu ki, tüm Türkiye olarak üretimi, teknolojiyi, yaratıcılığı konuşuyoruz, tartışıyoruz.

Öncelikle, bu başarılı tanıtımda emeği geçen herkese selam olsun.

Tanıtım toplantısı ile birlikte otomobil konusunda uzmanlar özellikle teknik konuları da içeren birçok yorum yaptı, yapmaya da devam ediyor. Konunun bir şekilde belirli bir olgunluk seviyesine ulaşacağı aşikârdır.

Tam da bu noktada, markanın inşası için yapılanlar ve yapılacaklar ile ilgili yorumlarım şu şekildedir:

Öncelikle güçlü bir marka yaratmanın en önemli kısmı marka kimliğinin oluşturulmasıdır. Zira bunun iyi bir şekilde yapıldığı görünüyor. Özellikle dikkatimi çeken Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu CEO’su Gürcan Karakaş’ın hedef kitlenin yani tüketicinin nasıl bir marka istediği ile ilgili söyledikleriydi.

Hedef kitle, Türkiye’nin Otomobili’nin “özgün”, “güçlü”, “dönüşen ve dönüştüren”, “samimi”, “yenilikçi” ve “özgüvenli” olmasını istiyor.

Burada özellikle güç kavramı dikkatimi çekiyor. Zira bu dönemin merkezinde de güç kavramı yer alıyor. Tüm ülkeler de gücün peşinde…

Yenilikçi kavramı da önemli tabii… Teknolojik yenilikleri yakalayabilenler kazanacak. Gördüğüm kadarıyla ortaya çıkan bu kavramlar zamanın ruhuna da uygun…

Ayrıca, Türkiye’nin Otomobili ile ilgili tasarım sürecinde özellikle doğu ile batının harmanlandığı ifade ediliyor.

Ülkemiz için de söylenen bu değil midir? Hem doğulu hem batılı…

Dolayısıyla Türkiye’nin Otomobili kurgusunun profesyonel bir şekilde yapıldığı ortadadır. Belli ki arka planda iyi kurgulanmış bir marka inşası var.

Diğer taraftan, nihai tüketiciye otomobilin satılması sürecine kadar aşılacak tüm safhalarda kazanılacak her türlü tecrübenin çok değerli olduğu düşüncesindeyim. Gelinen bu noktada, otomobilin üretilebileceği iradesi de önemli ve değerlidir.

Son olarak, Gürcan Karakaş, tanıtım toplantısı sunumunda “Doğru zamanda ve doğru yerde yola çıktık.” dedi.

Yolları açık olsun…

****

Toplumsal refahı sağlayabilenler kazanacak

Son dönem okuduğum çoğu makalede hâlihazırdaki ekonomik sistemin sorunlu olduğu ifade ediliyor ve yeni bir ekonomik model önerisinde bulunuluyor. Bu önerilerde çevreyi önceleyen ve özellikle iyi bir yaşam kalitesinin garanti edilmesinin gerekliliği belirtiliyor. Zira refah kavramının üzerinde özellikle duruluyor. En önemli hedefler arasında toplumsal refahın sağlanması olarak belirtiliyor.

O zaman 2020 için bir motto daha belirtecek olur isek;

“Toplumsal refahı sağlayabilenler kazanacak.”

Öte yandan çevreyi ön planda tutan politikalar sonucunda yenilebilir enerjinin özellikle de rüzgâr enerjisinin çok konuşulacağı, bu alana daha çok odaklanılacağı ifade ediliyor. Dolayısıyla, 2020 yılında yenilebilir enerji alanında daha çok yatırım yapılacağı da öngörülüyor.

Bir de 2020’de “verimlilik” kavramının da üzerinde durulacağı ve buna göre de politikaların üretileceği özellikle vurgulanıyor.

****

Bu köşeden iyi olan, güzel olan gelişmeleri yazmaya devam ediyorum.

Zira geçen hafta Ali Babacan T24’den Şirin Payzın’a konuştu. Röportajda Ali Babacan’ın en dikkatimi çeken cümlesi şu şekildedir:

“Bu ülkenin ihtiyacı diyalog. Bu ülkenin ihtiyacı kutuplaşma, öteki beriki yapma, birilerini öteleyip toplayabildiğin insanlarla seçim kazanıp oradan ülkeyi keyfi yönetmek değil. İhtiyacımız şu anda diyalog.”

Zira birlik olmadan bugünün dünyasının sıkıntılarını çözmek kolay değil…

Son olarak, sağlıklı, huzurlu, mutlu ve en önemlisi sevdikleriniz ile birlikte bir yıl geçirmenizi diliyorum.

Adalet, şeffaflık, üretim, bilim, teknoloji, yaratıcılık, refah, barış, kapsayıcılık, hakkaniyet, diyalog gibi kavramların daha çok konuşulduğu ve içselleştirildiği bir yıl olması dileğiyle…

*****

2019’un enleri şu şekildedir:

Yılın en karizmatiği: Türkiye’nin Otomobili (TOGG)

Yılın en önemli olayı: Barış Pınarı Harekâtı

Yılın en sıkıntılı konusu: Göç meselesi

En çok konuşulanı: İstanbul’da tekrarlanan büyükşehir belediye başkanlığı seçimleri

Yılın en çözüm bekleyen sorunu: İşsizlik meselesi

Yılın en merak edileni: Ali Babacan

Yılın en sevindirici anı: Bayraktar Akıncı TİHA’nın ilk kez gökyüzü ile buluştuğu an

Yılın en popüleri: Ekrem İmamoğlu

En gururlandırdığımız an: Haluk Bilginer’in 47. Uluslararası Emmy Ödülleri’nde “En İyi Erkek Oyuncu” seçildiği an

En yeni kurulan parti: Gelecek Parti

Yılın en çok tartışılan konusu: Kanal İstanbul Projesi

En işine odaklanan: Mansur Yavaş

Yılın en içimizi ısıtan haberi: Beşiktaş-İstinye hattında çalışan otobüs şoförünün soğuktan titreyen köpeği otobüse alması

Yılın en kaybedeni: Geleneksel medya

Yılın en kazananı: Sosyal medya

Yılın en korkulanı: Deprem

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum