AK Parti’de değişim?

2015’den bu yana oyları adım adım düşen AK Parti’nin büyükşehirlerdeki oy kaybı özellikle dikkat çekici. Bir anlamda merkezden çeperlere doğru geriye bir gidiş söz konusu. Yalnız bu önemli gösterge parti içinde ne kadar tartışılıyor emin değilim.

Açıkçası kolay değil büyükşehirlerde yaşamak. Ekonomik kriz her taraftan sıkıştırıyor doğrusu.

Ev sahibinden kaçan kaçana, maaşın büyük bir bölümü nasılsa marketlerde bırakılıyor.

Adımını attığın anda para, para, para diye bağırıyorlar. Ona da para, buna da para. Kimse de sormuyor paran var mı? Bunları almaya paran yeter mi?

Örneğin şöyle ağız tadıyla dışarıda keyifli bir yemek yemek, arkadaşlarla sohbet eşliğinde bir kahve içmek yalan oldu.

Masada herkes gelecek olan hesabın derdinde. Acaba ne kadar hesap gelecek? Bir taraftan sohbet ediliyor gibi yapılsa da kalp sızısıyla beraber hesap bekleniyor.

Aslında ne gerek var bu kalp sızısına. Gitme, otur evinde olsun bitsin diyeceğim ama o da ne çare?

Şu yalan dünyada yalandan bir iki sohbet etmeden, yüreklerdeki yangınları belli etmeden, iyiymiş gösterisi yapmadan, iç dünyalardaki dirençleri belli etmeden nasıl olacak?

Bir taraftan da bir bakıyor yukarıdakilerin bir eli yağda bir eli balda. Son modeller arabalar, lüks evler vs. Canı sıkılıyor, içi burkuluyor, yakıyor bir cigara…

Her yerde başrolde şatafat… Şatafat yukarı şatafat aşağı...

Oysaki bir zamanlar ‘bir lokma bir hırka’ dillerdeydi. Onlar yanlış biz doğruyuz, biz damdan düştük biz biliriz ezileni, hor görüleni, bir başına kalanı, ağlayanı, dizini döveni.

Sonra da bu kadar şatafat şu kadar debdebe içinde şaşırılıyor bu oylar niye düştü diye.

Bu kadar mı milletten kopulur diye soracağım ama sormuyorum. Zira her şeye cevap verenler var nasılsa. Öyle oldu da böyle oldu da. Aslında şöyleydi de.

Bunlar dış güçlerin oyunları, şu masal bu masal diye anlatılırken üç-beş maaş alanlar yerli yerinde maşallah.

Yukarı tabakada yuvalanan kliklerin keyfi yerinde… Maaşlarını şakır şakır alıyorlar maşallah.

Bir iki yorum yapalım, çok da şey etmeyelim. Kahveler nerede kaldı? Zira yorulduk dertlere cevap vermekten. Bu kadar da çalışılmaz ki kardeşim?

Bunca cevap veriliyor, veriliyor da kimsede demiyor biz bu milleti yalnız bıraktık diye.

Çiftçiyi maliyetlerle bir başına bıraktık, işçinin sesini bile duymadık.

Gençleri gören yok zaten, emeklilerin dünyası hep yangın yeri.

Ev hanımı ne yapsın? Bu harçlıkla mutfakta tencereyi nasıl kaynatsın? Çocuklarına çeşit çeşit yemek nasıl yapsın?

Aşağıda borç içinde yüzen sanayiciler yukarıda da katma değerli üretimde niye bir türlü ilerleme olmuyor soruları…

Bilgide neymiş? Entelektüel sermaye de neyin nesi? İntegrale hiç gerek yok. İnovasyonu da sormayın. Merak da etmeyin. Ne yapalım? Önümüze gelenle idare edelim.

İlerleme, gelişme, strateji kavramlarını sözlükten çıkaralım bir zahmet.

Ayrıca saraydaki danışmanları da sormayın diyeceğim ama hangi alanda danışmanlık verdikleri meselesini de sormadan olmaz sanırım. Zira için için merak konusu. Milyonluk soru misali.

Hukuk ve adalet konusuna da hiç dokunmayın. Değmeyin telime misali.

Vergi borcu silinen koca koca şirketleri de sormayın. Haksız rant gelirlerinin vergilendirilmesi konusuna da hiç girmeyin. Aman ha, buraları karıştırmaya ne gerek var şimdi.

Bunca olan bir kenara…

Bir taraftan da yukarıdan bir hareket bekleniyor, bir işaret gözleniyor. Değişim olmadı henüz diye merak ediliyor. Geç kalındı diyenler, seçmen güveni kaybediliyor diyenler. AK Parti’de şu kişi görevden alınsın, şu kişinin kellesi gitsin diyenler. Değişim olsun bitsin, bizi de çok uğraştırmasın diyenler. Eski debdebeli günlerimize devam edelim diyenler de diyenler…

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum