Bünyemiz ne kadar hakikat kaldırabilir?

Yangınlar, sel felaketleri ve utanç verici ırkçı saldırıyla dolu bir haftayı geride bıraktık. Kamuoyu, yaşanan felaketleri hızlı ve yeterli veremeyen merkez/devlet medyası ile her türlü dezenformasyonu sunan sosyal medya arasında olayları anlamaya, anlamlandırmaya çalıştı.

Bilgilenme, Ne oldu? Nasıl oldu? Nerde oldu? şeklinde değil de daha çok sosyal medyada verilen bilgiler doğru mu? şeklinde cereyan etti. Klasik medya kaynakları daha olay hakkında bilgi veremeden olay yerinden yapılan sosyal medya paylaşımları felaketler hakkındaki ilk kanaatleri oluşturdu.

Kamuoyunu bilgilendirmekle sorumlu resmi kurumlar, bir yandan olaylar hakkında bilgi verirken bir yandan da yanlış bilgileri düzeltmek zorunda kaldı. Doğası gereği siyasi boyut kazanan olaylar hakkında kamuoyunun kapsayıcı anlamda gerçek ve doğru bilgilere ulaşması adeta imkansız hale geldi. Her siyasi görüşün kendince paylaşımlar yaptığı bir curcuna yaşadık.

***

Bilgilenme artık bir macera haline gelmiş durumda. Olayları gerçek zamanlı sosyal medya üzerinde takip eden insanlar, doğruluk değerine bakmadan her türlü enformasyonu hızlı bir şekilde tüketiyor ya da bizzat paylaşıyor. Macera, heyecan, spekülasyon değeri taşımayan bilgiler dikkate alınmıyor. Bu elbette endişe verici bir durum olarak da düşünülebilir ancak bir realite ve bundan sonra yaşanacak tüm toplumsal öneme haiz olaylarda bize eşlik edecek.

Hızla ve yoğun gelen bilgiler aynı hız ve yoğunlukta da unutuluyor ve değerini kaybediyor. Dolayısıyla çoğu kez olayın yaşandığı anın verdiği heyecanla söylenen şeylere gereğinden fazla değer vermemeyi de öğrenmemiz gerekiyor. Son bir hafta içinde yaşadığımız felaketlerle ilgili bilgi ve yorumları gerçek kabul edecek olsaydık, gerçekte olandan kat kat fazla can ve mal kaybı ve telafisi asla mümkün olmayan hasarlarla karşı karşıyaydık.

Ortaya çıkışı yılların hatta yüzyılların ihmaline dayanan, çok boyutlu sorunları bir Twitter paylaşımı ile tanımlamak hele çözmek mümkün değil. Sorunları gerçekten konuşmak istiyorsak bunun yeri de zaten sosyal medya değil. Hayatımıza yeni giren bu platformlara gün geçtikçe muhtemelen daha az değer vermeyi öğreneceğiz.

***

Sosyal medya spekülasyonları ile zaman ve enerji kaybetmemenin bireysel yöntemlerini bulmamız gerekiyor. Uzmanlar sosyal medyada mümkün mertebe az zaman geçirmeyi tavsiye ediyor. Sosyal medyayı günlük hayatının merkezine koymayı davranış bozukluğu olarak tanımlayan uzmanlar da var.

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum