Özel-Erdoğan görüşmesi

Türkiye siyasi tarihinde bir ilk...

Son 20 yılın en büyük zirvesi...

Ne kadar da büyük laflar değil mi bunlar? Sonuç olarak ne oldu? Cumhurbaşkanı anamuhafet partisi liderini kendi genel merkezindeki makamında ağırladı.

İnsani iletişimde ne kadar gerilerdeyiz gerisini siz düşünün...

Türkiye’nin herhangi sorununun bu kadar kopuk bir iletişimle çözülebilmesi zaten mümkün değildi. Hakaret, kutuplaştırma siyasetinin bizi geldiğimiz nokta da ortada.

Değişmesi lazım, değişmek lazım.

Herkes belki de o yüzden bu görüşmeyi çok önemsedi. Teknik olarak bakıldığında bu görüşmeden bir yürütme kararı çıkmasını zaten kimse beklemiyor ancak Erdoğan’ın “Biz de CHP Genel Merkezi’ni ziyaret” edelim çıkışı önemli bir detay.

Sonuç olarak zaten birinci parti olmayan bir AK Parti iktidarı oy kaybının önüne geçmek için kendisine yaramayan bu kutuplaşma siyasetinden vazgeçmeli ki şuan böyle bir strateji izliyorlar gibi duruyor.

Ama biliyoruz ki Türkiye’de her şey çok çabuk değişebiliyor.

İkilinin görüşmesi 1.5 saat sürdü ve orada bir oturma düzeni krizi de yaşandı. Üçüncü bir koltuğun olması, o koltuğun boş olması ve Erdoğan’ın ortadaki koltukta oturması “Biz seninle eşit değiliz” mesajı olarak yorumlanabilir.

Ancak çok da hak yemek istemiyorum, nitekim başka partilerin ziyaretlerinde daha kötü bir oturma düzeni de görüldü. Sonuç olarak yıllar sonra gelen bu görüşme dedim ya normalleşme için çok önemli.

Artık siyasetçilerin örnek olma vakti gelmedi mi?

Birbirlerine siyasi görüşleri yüzünden vatan haini diyen insanlar ülkesi haline kimler yüzünden geldik?

Siyasetçiler... Daha çok da AK Partili siyasetçiler...

Neden peki onların ruh hallerinde değişim havası var?

Cevap çok basit aslında. Artık ne yaparlarsa yapsın kazandıkları siyasi ortamın yok olduğunun farkındalar.

İkinciliğe gerilediklerinin farkındalar...

İşte tam da bu sebeplerden ötürü insanların artık yıldığı üsten bakışın artık eskisi kadar yoğun bir şekilde gerçekleşmeyeceğini öngörüyorum.

Umarım öyle olur.

NİSAN AYI ENFLASYONU YÜZDE 69.80

Geçtiğimiz günlerde bir rapor okudum. Raporun sonucunda halkın büyük çoğunluğunun devlet kurumlarına olan güveninin azaldığından bahsediliyordu.

Şahsen benim de bir çok kuruma güvenim yok. Bunun temelde iki sebebi var. Birincisi elbette liyakat. Bulunduğu makamda olmaması gereken o kadar çok insan gördük ki artık bir devlet kurumunun yöneticisiyse “kesin torpili vardır” diye düşünüyoruz.

Belki de biz yanılıyoruz. Çok iyi eğitimli, kalifiye insanlarla dolu bir kadroya sahip kurumlarımız var. Ama yine güvenemiyoruz. Neden?

İşte o zamanda bu güvensizliğin altındaki ikinci sebep karşımıza çıkıyor. Parti devletine dönüşen Türkiye Cumhuriyeti’ndeki kamu kurumları iktidarı devletten ayıramadıkları için iktidarın işine yaramayacak hiç bir şeyi açıklamıyor, raporlamıyor, uygulamıyorlar.

Tüm güvenin ortadan kalkmasını sağlayan temel neden bu aslında. Ve bunun sonucu olarak alternatif kurumlar, dernekler ortaya çıkmaya başladı.

TÜİK mesela...

Nisan Ayı enflasyonunu açıkladı. 69.80...

Akademisyenlerin kurduğu ENAG ise 124,35 olarak hesapladılar.

Hangisi doğru?

Siz söyleyin. Enflasyonu en çok marketten evine meyve, sebze almaya çalışan, çocuğuna ayakkabı almaya çalışan anne-baba hisseder.

Türkiye İstatistik Kurumu’na güvenmemek bizim ayıbımız değil.

SAYGISIZLIĞI NORMALLEŞTİRME

Dünkü yazımda “gazetecileri süpürün” ifadesinin iğrenç bir ifade olduğunu yazmıştım. Bu ifademi ve eleştirimi yanlış bulan bazı yorumlar aldım. “Gazetecilerin ne ayrıcalığı var, kanuna uymuyorsa hak ettiğini bulur” yazanlar olmuş.

Bu konu hakkında zaten kimse “gazeteciler ayrıcalıklı insanlar, onlara ayrı muamele yapılması gerekiyor” demedi zaten. Ancak oradaki polis amirinin nobran bir tavırla “Gazetecileri süpürün” deme hakkı yok.

“Gazetecileri göz altına alın” diyebilir. Ama “süpürün” kelimesinde bir aşağılama ve yukarıdan bakma var. Polisin böyle bir hakkı yok.

Saygısızlık, terbiyesizlik ne zaman normalleşti?

Polisin kullandığı terminolojide “haayt huuuyt, süpürün bunları” falan gibi ifadeler olamaz.

Biraz medeniyet....

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum