Niyazi Beki yazdı: Düşmanlık huzuru altüst eder

Niyazi Beki yazdı: Düşmanlık huzuru altüst eder

"Sevgi muhabbet kaynar yanan ocağımızda/Bülbüller şevkle gelir, gül açar bağımızda/Hırslar, kinler yok olur aşkla meydanımızda/ Arslanlarla ceylanlar dosttur kucağımızda" (Hac-ı Bektaş-ı Veli)

PROF. DR. NİYAZİ BEKİ- KARAR

Evvela bu bayram gününde Karar Gazetesi camiasının, Türkiye’mizin ve bütün İslam âleminin Ramazan bayramını tebrik ediyor, maddi-manevi huzursuzluğun, musibetlerin sona erdiği, yerine gerçek huzur, barış ve hoşgörünün hâkim olduğu bir ortama vesile olmasını Rahman ve Rahîm olan Allah’tan niyaz ediyorum.

Bilindiği üzere, kişinin kendi iç âleminde huzurlu ve kendiyle barışık bir atmosferi yakalaması için, iman ettiği dinin emir ve yasaklarını hayatına tatbik etmesiyle mümkündür. Aksi takdirde iç dünyasında, ikilemden kaynaklanan problemler yaşaması kaçınılmazdır. “Kişi inandığı gibi yaşamazsa, yaşadığı gibi inanmaya başlar” sözü, iman ile yaşam arasındaki ikilemin çok kötü bir problem olduğunu ve bu çelişkili vaziyetin kişide uzun süre devam etmesine imkân olmadığını vurgulamaya yönelik güzel bir tespittir.

Bunun yanında, medeni bir varlık, sosyal hayatın tabii bir üyesi olan insan oğlu, içinde bulunduğu toplumsal hayatını da-Allah’a muhalif olmadığı sürece- başka insanlarla barışık bir ortamda sürdürdüğü takdirde huzur bulabilir. Sosyal barışın önemli bir faktörü ise karşılıklı hoşgörü, sevgi, saygı ve acıma duygusunun cemiyet hayatında canlı tutulmasıdır. Efendimizin (s.a.v), toplum hayatında sevginin önemini “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız” (Müslim, 93) sözleriyle vurgulamıştır.

Bu hususta tarih ve sosyolojinin bize verdiği ders şudur ki; toplumsal hayatta muhabbete en layık şey muhabbettir ve husumete en layık sıfat husumettir. Yani, sosyal ve toplumsal hayatın barış ve huzurunu temin eden, mutluluk ve saadete sevk eden en önemli bir faktör muhabbete muhabbet etmek/ sevgiyi sevmektir. Buna mukabil, husumet ve düşmanlığın hedefine konulmaya en layık olan haslet ise, cemiyet hayatının barış ve huzurunu altüst eden düşmanlık, kin ve nefret unsurlarıdır. Asrımızın en orijinal fikir ve düşünce sistematiğine sahip âlim ve mütefekkirlerden biri olan Bediüzzaman Said Nursi’nin ifade ettiği gibi, artık günümüzde husumet ve adavetin vakti bitti ve bitmelidir. Zira iki harb-i umumi adavetin, düşmanlığın, kin ve nefretin ne kadar kötü ve tahrip edici ve ne kadar dehşetli zulüm olduğunu gösterdi. İçinde hiç bir fayda olmadığı tezahür etti.

Evet, muhabbet, uhuvvet/kardeşlik, sevmek İslamiyet’in mizacıdır, ahlakıdır, rabıtasıdır, iletişim hattıdır. Düşmanlık ve adavetle hareket eden kimse, mizacı bozulmuş bir çocuğa benzer ki; ağlamak istediği için, bir şeyler arar ki onunla ağlasın. Sinek kanadı kadar ehemmiyetsiz bir şey ağlamasına bahane olur. Hem insafsız, bedbin/kötümser bir adama benzer ki, su-i zan mümkün oldukça hüsnü zan etmez. Başkasında gördüğü bir kötülük ile on iyiliğini örter. Bu ise, İslam’ın mükemmel seciyesini, güzel ahlakını, ortaya koyan insaf ve hüsnü zan prensibine taban tabana zıttır (bk. Hutbe-i Şamiye, 54).

Özellikle bu gün başımıza gelen korona musibetinin hakiki gerekçesini bulmalı ve ona göre hareket etmelidir. Maddi tedbirler yanında manevi tedbirlere de riayet edilmelidir. Örneğin, herkes kendini testten geçirmeli, hayatındaki pozitif ve negatif bulgular tespit edilmeli, pozitif bulgulara bir daha canla başla sarılmalı, negatif bulgular ise hayattan saf dışı edilmelidir. İsyandan kaçınmalı, itaate sarılmalıdır. Kin ve nefretten kaçınmalı, sevgi ve saygı ile donanmalıdır.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN